Lawyers In Exile

1 Mart Sıfır Ayrımcılık Günü

Birleşmiş Milletler’in bir programı olan UNAIDS’in Aralık 2013’te HIV ve AIDS üzerine başlattığı Sıfır Ayrımcılık Kampanyası’nın ardından Birleşmiş Milletler, bireylerin veya grupların sosyal sınıf, yaş, milliyet, ırk, din, lisan, cinsiyet, siyasi-felsefik görüş, etnik azınlık, engellilik vb. ayrılıkları ve/veya farklılıkları sebebiyle toplum içinde eşitsiz, haksız ve yargısız işlem görmemesini; haklarının her platformda korunmasını ve savunulmasını desteklemek amacı ile 2014 yılında 1 Mart gününü “Sıfır Ayrımcılık Günü” olarak kabul etmiş ve tüm dünyaya duyurmuştur.

Ayrımcılık; politika, yasa veya muamele bakımından haksız bir ayrım nedeniyle, kişinin insan haklarından ve diğer yasal haklarından, başkalarıyla eşit bir biçimde faydalanamadığı durumlarda ortaya çıkar. 

Ayrımcılık, çeşitli biçimlerde ortaya çıkabilir:

Doğrudan ayrımcılık; insanlar arasında yapılan belirgin bir ayrım nedeniyle, bazı gruplara mensup kişilerin haklarından faydalanma imkanının başkalarına oranla daha sınırlı olmasıdır.

Dolaylı ayrımcılık; bir yasa, politika veya uygulamanın tarafsızmış gibi sunulduğu (yani belirgin bir ayrımın yapılmadığı), ancak belirli bir grubu veya grupları orantısız etkilemesidir.

Kesişimsel ayrımcılık; çeşitli ayrımcılık biçimlerinin bir araya gelerek, belirli bir grubu veya grupları daha da dezavantajlı hale getirmesidir. Örneğin, kadınlara yönelik ayrımcılık çoğunlukla kadınların aynı iş için erkeklere oranla daha az ücret alması anlamına gelir. Etnik bir azınlığa yönelik ayrımcılık sıklıkla o gruba mensup kişilerin aynı iş için başkalarına oranla daha az ücret almasıyla sonuçlanır. Azınlık bir gruba mensup kadınlar diğer kadınlara ve aynı azınlık gruba mensup erkeklere oranla daha az ücret aldığında; cinsiyet, toplumsal cinsiyet ve etnik köken temelinde kesişimsel ayrımcılığa uğruyorlar demektir.*1

Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Mustafa Kemal Coşkun ve Ercan Şen tarafından hazırlanan “Türkiye’de Ayrımcılık Algısı ve Hak Arama Mekanizmalarına Başvuru Sürecinde Karşılaşılan Engeller” başlıklı 2018 yılı raporunda ayrımcılığın Türkiye’de ne denli yaygın olduğunu gözler önüne sermektedir.

Bu araştırmaya göre yüzde 23,1’lik bir grup Türkiye’de ayrımcılığın çok yaygın biçimde yaşandığını düşünüyor. Yüzde 46.8’lik bir kesim ise ayrımcılığın kısmen yaygın olduğunu düşündüğünü belirtiyor. Ayrımcılığın yaygın olmadığını ya da az yaygın olduğunu düşünenler ise maalesef sadece yüzde 30.3’lük bir kesimi oluşturuyor. 

En çok karşılaşılan Ayrımcılık Türleri nelerdir?

  • Etnik Kimlik
  • İnanç
  • Mültecilik/Göçmenlik
  • Fiziksel Engellik
  • Zihinsel Engellik
  • Genç veya Yaşlı olmak
  • Cinsiyet
  • Cinsel Yönelim
  • Siyasi Görüş

Peki Hangi Kesimlere Ayrımcılık Yapılıyor?

Yüzde 25.28’lik bir kesim etnik kökene dayalı ayrımcılığın çok yaşandığına işaret etmektedir. Yüzde 25.28’lik bir diğer kesim etnik köken ayrımcılığının bazen yaşandığını belirtirken, yüzde 49.14’lük bir kesim etnik köken ayrımcılığının ya nadiren yaşandığını ya da hiç yaşanmadığını beyan etmektedir.

Dini inanca bağlı ayrımcılık konusunda ayrımcılık yaşanıp yaşanmadığını sorusuna  ise verilen yanıtların yine neredeyse etnik ayrımcılık konusundaki gibi dağıldığını görüyoruz. Yüzde 26.59’luk bir kesim dini inanca bağlı ayrımcılığın her zaman ya da çoğunlukla yaşandığını düşünüyor. Yüzde 21.43’lük bir kesim bazen yaşandığını düşünüyor. Yüzde 51,97 ise ya hiç yaşanmadığını ya da nadiren yaşandığını düşünüyor.

Ayrımcılığa uğradığına dair ortak bir kanaatin oluştuğu bir diğer grubu LGBTİ bireyler oluşturmaktadır. Yüzde 36,28 LGBTİ bireylerin her zaman ya da çoğunlukla ayrımcılığa uğradığını söylemektedir. Bu oran Mültecilere / Göçmenlere her zaman ya da çoğunlukla ayrımcılık yapılır görüşünün elde ettiği oranla aynıdır. Yüzde 17.86’lık bir kesim LGBTİ bireylere bazen ayrımcılık uygulanmaktadır derken, yüzde 45.86 da nadiren ayrımcılık uygulanmakta ya da ayrımcılık uygulanmamaktadır görüşünü benimsemektedir.

Ayrımcılığa en fazla oranda neden olduğu düşünülen son başlık da siyasettir. Yüzde 42.02’lik bir kesim Türkiye’de her zaman veya çoğunlukla siyasi ayrımcılık yapıldığını düşünmektedir. Yüzde 20.68 bazen ayrımcılık yapıldığını düşünmesi ile toplam oran yüzde 62.70 lere varmaktadır.Mütedeyyin-milliyetçi olmayan, dolayısıyla da şimdiki hükümetle ve sarayla herhangi bir bağı olmayan kesimlerde ise siyasi ayrımcılığın haksızlığına dair güçlü bir kanaat söz konusu.

Katılımcılardan ayrımcılık karşısında bildikleri mücadele mekanizmalarını söylemeleri istendiğinde, yanıtlar sırasıyla; dava açmak, sivil toplum kuruluşları, hukuki yollar, kolluk kuvvetleri ve suç duyurusunda bulunmak oluyor. Ancak ayrımcılığa uğradığını söyleyen katılımcıların yüzde 79’u, herhangi bir kuruma başvurmadığını ve hiçbir hak arama mekanizmasını kullanmadığını ifade ediyor.*2

Türkiye’de ayrımcılığın kısmen ya da yaygın olarak bulunduğunu ifade edenlerin oranının 2018 yılında yüzde 70 civarında, 2020 yılında yapılan başka bir araştırmada ise yüzde 87,6 düzeyinde olduğunun görülmesi ile Türkiye’deki mevcut kutuplaştırıcı politik ortamın, popülist ayrımcı nefret söylemlerinin grupların ve bireylerin ayrımcılık algılarını da zaman içerisinde etkilediğini söylemek yanlış olmayacaktır.*3

Bu Araştırmalar Işığında Genel Bir Yorum Yapacak Olursak;

İbn-i Haldun İnsan ilk ağızdan kendisine söylenen yalanlara inanırsa gerçek ve doğruyu ayırt edemez. Yalanı söyleyenlerin amacı insanları gerçeklerden saptırmak, asıl görülmesi gerekenleri göstermemeye çalışmaktır. Toplumun birçoğu da gerçek ortada olduğu halde onu göremez” demiştir. Bu istatistikler ve maalesef bizzat şahit olduğumuz olaylar giderek  toplumun birbirinden ayrışmasına sebep olmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti hemen hemen her döneminde böyle olaylara tanıklık etmiştir. Ancak ülkede günümüzdeki kadar ayrımcılık, ötekileştirme ve yabancılaşma yaşanmamıştır. Osmanlı Devleti bildiğimiz üzere din ve vicdan hürriyeti açısından bir çok ülkeden çok çok ilerideydi. Saygı, sevgi, hoşgörü, dinler ve milletlerarası ilişkiler diyalog çerçevesinde yürümekteydi. Öyle bir milletin torunları olmakla sadece övünen halkımız, ilkelerini benimsemeye gelince senin mahallen, benim mahallem ayrıştırmasına, baştaki siyasilerin de yönlendirmesiyle, durmaksızın devam etmektedir.

Kürt ve Balkan kökenli vatandaşlarımız, Suriyeli misafirlerimiz, siyasi, cinsel, dini kimliği farklı olan vatandaşlarımız ve daha niceleri bu sıkıntıları maalesef  yıllardır yaşamaktadır.

Son 5 yıldır ise özellikle KHK zulmüne maruz kalan, farklı düşünen, inanan ve boyunduruk altına girmeyerek doğruları konuştuğu için cezaevine konulan, tecrite maruz bırakılan, aileleri, dost bildikleri tarafından dışlanan insanlar, kendilerine vebalı gibi davranan toplum, siyasi irade ve aileleri tarafindan uygulanan ayrımcılığı en derininden hissetmekte ve yaşamaktadırlar.

Kendimize her zaman sormamız gereken soru aslında “Biz neyi paylaşamıyoruz?” Ekmeği mi?, Suyu mu?, Toprakları mı?, Doğayı mı? … olmalıdır. Hepimiz eşit yaratıldık ve hiçbirimizin de diğerinden bir üstünlüğü olamaz.

Devletler de, insanların mutluluğuna katkıda bulunmak icin vardır. Devletler bunu yerine getirirken de insanların birbirlerinin haklarına tecavüz etmelerini önlemeli ve güvenliği sağlamalıdır. Ama ne acıdır ki, şu an toplumumuz ve başta devlet görevlileri bu öğretilerden çok uzağa savrulmuştur.

Coğrafya insanın değil, insan coğrafyanın kaderidir. Ve burada anlıyoruz ki, şuurun kadar büyüksün, ülken de sen de… Akıntıya kapılmadan her birey kendince bir şeyleri düzeltmeye çalışırsa, ülkemiz ve dünyamız daha güzel ve yaşanılır olacaktır. Hukuk kuralları, saygı, sevgi, özgürlükler, demokrasi, barış çerçevesinde ayrımcılığın her türünden uzak durmak bizlerin toplumsal görevidir. 

Birbirimizi sevmek zorunda değiliz ancak saygı duymakla mükellefiz.

Kaynakça

*1 : https://www.amnesty.org.tr/icerik/ayrimcilik

*2 : Türkiye’de Ayrımcılık Algısı Türleri-Failleri- Boyutları Eşit Haklar İçin İzleme Derneği

*3:https://www.birgun.net/haber/turkiye-de-ayrimcilik-algisi-raporu-egitim-duzeyi-yukseldikce-hukuka-guvensizlik-artiyor-327622

Similar Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HUKUKİ DESTEK- WhatsApp
1