2024 yılı İnsan Hakları Haftasına girerken Lawyers in Exile olarak insan hakları adına yoğun bir yılı geride bırakmış olduk. Avukat meslektaşlarımızın yoğun gayret ve çalışmaları neticesinde BM İnsan Hakları Komitesine sunulmak üzere geniş kapsamlı bir gölge rapor hazırlanarak İnsan Hakları Komitesine sunuldu. Daha sonra katıldığımız 142. Oturumda rapor içeriği ile ilgili komite üyelerine konuşma yaptık.
Lawyers in Exile olarak Türkiye’de yaşanan sistematik hak ihlalleri ve hukuksuzluklara ilişkin önemli bulguları içeren raporumuzu Eylül ayında BM İnsan Hakları Komitesine sunduk. Avukat meslektaşlarımız 21 Ekim tarihinde Cenevre’de düzenlenen ve BM İnsan Hakları Komitesi’nin gerçekleştirdiği 142. Oturumda rapor ile ilgili önemli bir konuşma yaptılar. Söz konusu oturuma komitenin üyeleri ile birlikte aynı zamanda Türkiye’deki hak ihlalleri ile ilgili rapor sunan birçok sivil toplum kuruluşu ve dernek de katıldı ve orada konuşma yaptı.
Oturum, Türkiye’nin insan hakları alanındaki yükümlülüklerini ve BM İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki durumunu değerlendirmek üzere düzenlendi. Lawyers in Exile dışında, Türkiye ile ilgili önemli raporlar sunan ve konuşmalar yapan dernekler arasında insan hakları örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve mağdurları temsil eden çeşitli platformlar yer aldı. Bu kuruluşlar, hem geçmişten bugüne süregelen hem de güncel hak ihlalleri ve hukuksuzluklar hakkında kapsamlı bilgi sundular.
Lawyers in Exile UNHCR 142. Oturum Konuşma Metni:
„Komitenin saygıdeğer üyeleri,
Bugün burada Lawyers in Exile’ı temsilen, Türkiye’deki sistematik insan hakları ihlalleri ve hukuksuzluklara ilişkin kapsamlı raporumuzun genel bir değerlendirmesini sunmak üzere bulunuyorum.
İlk olarak, hukukun üstünlüğünün erozyona uğratılması 2016 darbe girişiminden bu yana ve 2019 sonrasında da devam etmektedir. Türk yargısı, özellikle Sulh Ceza Hakimliklerinin kurulması yoluyla, hükümet kontrolü için bir araca dönüştürülmüştür. Tutuklama, gözaltı ve mallara el koyma yetkisine sahip bu mahkemeler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) standartlarını sistematik olarak ihlal etmekte ve yargı bağımsızlığının altını oymaktadır
İkinci olarak, suçlayıcı sistemin dışında duran avukatlar ciddi misillemelerle karşı karşıya kalmaktadır. Sadece müvekkillerini etkili bir şekilde savundukları için tutuklanmakta, gözaltına alınmakta ve terörle mücadele yasaları kapsamında yargılanmaktadırlar. Hükümet, Baroları siyasallaştırmış ve avukatların savunma yapma kabiliyetlerini kısıtlamış, birçoğu mahkeme salonlarından men edilmiş ve müvekkillerin uygun şekilde temsil edilmesine izin verilmemiştir. 2023 itibariyle 1.600’den fazla avukat gözaltına alınmış olup 181’i halen tutukludur.
Üçüncü olarak, yasal prosedürler keyfi olarak uygulanmakta ve başta avukatlar ve siyasi muhalifler olmak üzere belirli gruplar, tutukluluk sırasında sistematik ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Aşağılayıcı muamelenin yanı sıra sağlık hizmetlerine erişim ihlalleri de yaygındır. Anayasal korumalara rağmen bu mahkumlar, sağlık hizmetlerine erişimde ayrımcı uygulamalarla karşı karşıya kalmaktadır.
Dördüncü olarak, istihbarat servisi (MİT) hem Türkiye içinde hem de yurtdışında yargısız adam kaçırma eylemlerine girişmiştir. Bu yasadışı uygulamalar, hukuk sisteminin adaletten ziyade siyasi amaçlara hizmet etmek üzere manipüle edildiği Türkiye’deki otokratik değişimin bir göstergesidir. 18 Ekim Cuma günü MİT Kenya’da Gülen Hareketi’nden 7 kişiyi kaçırdı. Bu kişiler BM koruması altındaydı. Konuşma metnini sunduğumuz sırada bu kişilerden 4’ü hala kaçırma birimlerinin elindeydi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları da dahil olmak üzere uluslararası kararlara rağmen, Türk hükümeti temel hukuk ilkelerini ve insan haklarını göz ardı etmeye devam etmektedir.
Uluslararası topluma yönelik tavsiyelerde bağımsız yargı reformlarının ve daha güçlü izleme mekanizmalarının önemini vurguluyoruz. BM İnsan Hakları Komitesini, Türkiye’yi uluslararası hukuk standartlarına yönelik taahhütlerini yerine getirmeye, avukatlara yönelik zulme son vermeye ve Sulh Ceza Hakimlikleri gibi yapıları lağvederek hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmeye çağırıyoruz.
İlginiz için teşekkür ederiz.“
Yaptığımız konuşmada raporumuzda yer alan konular dışında o tarihlerde Kenya’da MİT tarafından Türkiye’ye kaçırılan Gülen hareketi mensuplarını da anlattık. Nitekim birkaç gün sonra kaçırılan bu kişiler Türkiye tarafından kamuoyu ile paylaşıldı.
Sunulan raporlar ve yapılan konuşmalar neticesinde BM İnsan Hakları Komitesi Üyeleri daha sonrasında yapılan oturumlarda Türkiye heyetine birçok önemli soru yöneltti. Bu sorular farklı komite üyeleri tarafından birçok farklı konuda soruldu. Sorulara konu olan hukuksuzluk ve hak ihlallerinin hepsi gerek Lawyers in Exile gerekse de diğer sivil toplum kuruluşlarının sunmuş olduğu raporlar ve yaptıkları konuşmalar neticesinde komite üyelerinin üzerinde durmuş olduğu ve önemsediği konular olmuş oldu.
Komite Üyelerinin Türkiye Heyetine Yönelttiği Sorular
Yalçınkaya Kararı
Laurence R. HELFER, ABD
‚Komitee ayrıca, ceza hukukundaki yasallık ilkesi gibi, bir acil durum sırasında askıya alınamayan Sözleşme haklarının ihlalleri konusunda da endişe duymaktadır. Raporlar, bu ilkenin, bir terör örgütüyle bağlantının neyi oluşturduğu konusunda netlik olmaması nedeniyle ihlal edildiğini göstermektedir. Bu, komite tarafından Temmuz 2022’de (Mukadder) Alakuş v. Türkiye davasında Görüşlerinde de belirtilmiştir. Sınırlandırılamayan hakların ihlallerini önlemek için hangi adımlar atılmıştır? Bu konuyu kapatmadan önce, Komitenin olağanüstü hal ile ilgili yasal konular hakkında soru sormada tek olmadığını belirtmeliyim. Benzer endişeler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Eylül 2023’te Yalçınkaya davasında Büyük Daire kararında da dile getirilmişti. Bu kararda Türkiye’nin Avrupa Sözleşmesi kapsamındaki çeşitli medeni ve siyasi hakları ihlal ettiği tespit edilmişti; bu haklar Sözleşme kapsamında da tamamen korunmaktadır.‘
Olağanüstü Hal Kararnameleriyle İşten Çıkarmalar
Bacre Waly NDIAYE, Senegal
‚Devlet tarafı ayrıca, 125.678 kamu hizmetinden ihraç vakası, özellikle 15.841 olumlu vakanın kabulünde kullanılan kriterler hakkında bizi güncelleyebilir mi? Yargısal güvenceleri garanti altına almak için hangi önlemler alındı ve devlet, Olağanüstü Hal Soruşturma Komisyonu’nun bağımsızlığını nasıl sağlıyor? Bu komisyon için yargısal inceleme süreci ne kadar etkili ve ihraç edilen kamu görevlileri için hangi diğer yargısal çözümler mevcut? Bu prosedürler orantılılık ilkesine saygı gösteriyor ve bağımsız mahkemelere erişim sağlıyor mu?‘
‚Ayrıca, işten çıkarıldıktan sonra işe iade edilenlerin, hareket özgürlüğü, sağlık hizmetlerine erişim, iş gücü piyasasına giriş gibi haklarında ayrımcılık veya kısıtlamalarla karşılaşmamaları için hangi adımlar atılmıştır?‘
Hükümet tarafından kapatılan dernekler
Laurence R. HELFER, ABD
‚2016 darbe girişimine karıştığı iddia edilen birçok örgütün varlıklarına el konuldu. Raporlar, el konulan varlıkların satıldığını, kiralandığını veya mütevelli heyetine bağışlandığını ve mütevelli heyetinin de bunları hükümetle yakın bağları olan kuruluşlara devrettiğini gösteriyor. Komitee, bu eylemlerin yolsuzluğu artırma potansiyeline sahip olduğundan endişe ediyor. Devlet tarafı bu iddialara yanıt verebilir ve devralanlar tarafından yolsuzluk yapılması olasılığını önlemek için hangi güvenlik önlemlerinin alındığını açıklayabilir mi?‘
‚27. Konuya, örgütlenme özgürlüğüne dönersek, komite 2016’da ilan edilen olağanüstü hal sırasında sendikalar, insan hakları grupları, avukat dernekleri ve eğitim kurumları da dahil olmak üzere en az 1.700 dernek ve vakfın kalıcı olarak kapatıldığına dair çok sayıda rapor aldı. Kapatılan örgüt türlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının bu kadar geniş bir şekilde hedef alınmasının gerekçelerinin kapsamlı bir dökümünü takdir ederiz. Bu kapatmaların, terörizmle iddia edilen bağlantıları olan örgütlerin kapatılmasına izin veren olağanüstü hal kararnameleri kapsamında gerçekleştirildiği bildirildi. Ancak, bu kapatmaların yasal dayanağı konusunda endişelerimiz var. Bir örgütün ulusal güvenliğe gerçek bir tehdit oluşturup oluşturmadığını belirlemek için hangi kanıt standartları uygulandı? Komitee ayrıca bu kapatmaları çevreleyen yargı denetiminin ve usulüne uygun sürecin eksikliğinden endişe duymaktadır. Olağanüstü hal kararnameleri, yargısal işlemler sırasında durdurma talebinde bulunma olasılığı olmaksızın derhal kapatmalara izin veriyordu. Bu kapatmaların muhalefeti bastırmak için kullanılmamasını sağlamak için hangi güvenlik önlemleri alındı?‘
Pasaportların İptali
Hélène TIGROUDJA, Fransa
‚2016 darbe girişimine katıldıkları veya terör örgütüne üye oldukları şüphesiyle yargılanan akademisyenler, memurlar, hakimler, savcılar, muhalif milletvekilleri ve öğrenciler başta olmak üzere binlerce kişinin pasaportlarının iptal edilmesi, yurtdışına çıkış yasağı getirilmesi veya yurtdışına çıkış izni alma zorunluluğu getirilmesi.
Bu kişilerin yurtdışındayken, çoğunlukla siyasi nedenlerle hedef alınması için Interpol’ün Kırmızı Bülten çıkardığı iddia ediliyor.
Devlet tarafı şu hususu açıklığa kavuşturabilir mi:
Kaç memur, öğrenci, gazeteci, hakim, savcı ve insan hakları savunucusunun pasaportu iptal edildi ve neden?‘
Hapishane Koşulları ve İşkence
Koji TERAYA, Japonya
‚12. Konu, özellikle cezaevi sistemiyle ilgili olarak, kişinin özgürlüğü ve güvenliğiyle ilgilidir. Güvenilir bir kaynak, birçok cezaevinin %125 ile %200 arasında kapasiteyle çalıştığını belirtmektedir. İşkence Özel Raportörü, sağlık hizmetlerine, hijyen tesislerine ve boş zaman ve kültürel aktivitelere sürekli erişim eksikliği konusunda endişelerini dile getirmiştir.
Mustafa Kabakçıoğlu gibi vakalar da dahil olmak üzere bireysel tutukluların ölümlerine ilişkin soruşturmaların sonuçlarına ilişkin bir yanıt alınmadı. Lütfen bu konular hakkında bilgi verebilir misiniz? Devlet tarafı, işkence ve diğer zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamelenin etkili bir şekilde soruşturulması ve belgelenmesi için İstanbul Protokolü gibi uluslararası standartlara uyuyor mu?
Bacre Waly NDIAYE, Senegal
,Gülen hareketiyle bağlantılı olmakla suçlanan tutuklulara yönelik işkence ve kötü muamele de dahil olmak üzere insan hakları ihlalleri iddialarını ele almak için hangi önlemler alındı? Bu iddiaların kapsamlı bir şekilde soruşturulmasını hangi mekanizma sağlıyor?
Hélène TIGROUDJA, Fransa
‚Cinsiyete dayalı şiddet sadece aileyle sınırlı değildir. Hamile kadınlar, yeni doğum yapmış kadınlar ve çocuklarıyla birlikte olanlar da dahil olmak üzere gözaltında kadınlara yönelik çok sayıda güvenilir şiddet raporu aldık. Bazı durumlarda bu, gözaltında ölümlere yol açtı. Gözaltındaki kadınlara tıbbi bakım sağlanmadığı bildiriliyor ve meslektaşlarıma komitemizin Temmuz 2022’de Türkiye’yi, özellikle Sözleşme’nin 10. Maddesine aykırı gözaltı koşulları nedeniyle Bayan Alakuş’un haklarını ihlal ettiği için kınadığını hatırlatmak isterim. Kadın tutuklular, erkek memurlar tarafından tam vücut aramalarına ve tecavüz ve şiddet de dahil olmak üzere diğer kötü muamele biçimlerine maruz bırakıldı.‘
‚Bir kez daha, İşkenceye Karşı Komitee’nin 2024 sonuç açıklamalarında yaptığı gözlemleri tekrarlıyorum. Bilgilerimize göre, en az 12 kadın, hapishane gardiyanları tarafından işlenen tecavüzler sonucu gözaltında hamile kaldı. Soruşturma yapılıp yapılmadığını ve faillerin sorumluluğunun tespit edilip edilmediğini bilmek istiyoruz. Her türlü şiddete maruz kalan kadınların, polis, adli, tıbbi ve sosyal otoritelerin pasifliği ve damgalanma ve yeniden mağduriyet riski nedeniyle şikayette bulunmaktan korktukları anlaşılıyor‘
Yurt dışından kaçırılmalar
Hélène TIGROUDJA, Fransa
‚İkincisi, gizli servis mensupları tarafından yurtdışına kaçırılma konusunda: Gülen hareketiyle bağlantılı olduğundan şüphelenilen yüzlerce kişinin, yargısal iade prosedürleri olmaksızın, yabancı ülkelerden Türkiye’ye zorla nakledilmesiyle ilgilidir. Elimizdeki bilgilere göre, Arnavutluk, Afganistan, Kamboçya, Gabon, Kazakistan, Kenya, Lübnan ve Pakistan gibi ülkeler de dahil olmak üzere yaklaşık otuz ülke söz konusudur. 6532 sayılı yasanın 6. Maddesi uyarınca, gizli servis mensuplarının fiili dokunulmazlıktan yararlandığı bildiriliyor, yani eylemleri yerel mahkemelerde itiraz edilemiyor. MİT Sekreterliği (Milli İstihbarat Teşkilatı) bu tür eylemlerin gizli servislerin işlevleri kapsamında olduğunu belirtti. Heyete sorum, bu anlayışın doğru olup olmadığıdır.
– 6532 sayılı Kanunun 6. Maddesinin bu şekilde yorumlanması doğru mudur?
– Ayrıca, bir kişinin yurt dışında kaçırılması temel yargısal güvenceleri ihlal ediyorsa, bu eylem, Sözleşme’nin 9. Ve 14. Maddelerinde gerekli olduğu üzere, kişinin gözaltına alınmasının ve aleyhindeki yasal işlemlerin geçersiz kılınması için mahkemede bir savunma olarak kullanılabilir mi?
Koji TERAYA, Japonya
‚Raporlar, Gülen hareketiyle bağlantılı olduğu iddia edilen kişilerin yerel yetkililerle koordinasyon halinde sistematik bir şekilde ülke dışına kaçırılması ve zorla geri gönderilmesi uygulamasını öne sürüyor. Örneğin, 2021’de Kenya’dan Selahaddin Gülen’in kaçırılması buna örnek olarak gösteriliyor.‘
Marcia Vaune Jocelyn KRAN, Kanada
‚İslam alimi Fethullah Gülen’in ölümünün ardından, devlet partisinin çok sayıda gazeteci ve sosyal medya kullanıcısını sansürlediğini, tutukladığını ve aleyhine yasal işlem başlattığını gösteren raporlar aldık. Bu kişilerin çoğu sadece başsağlığı mesajları paylaşıyor veya övgülerini ifade ediyordu. Alim. Örneğin, “mekanı cennet olsun” yazan bir gazetecinin tutuklandığı ve ülkeden ayrılmasının yasaklandığı bildirildi. Ayrıca, yüzlerce sosyal medya hesabı engellendi. İçişleri Bakanı, gönderi yapanların Sayın Gülen’e başsağlığı dileyenler terörle mücadele yasaları kapsamında yargılanacak ve cezalandırılacaktı.
Bildiğiniz gibi, belirli ifadelerin, sadece hükümetin pozisyonuyla uyuşmadıkları için suç sayılması, bu tür eylemleri haklı çıkarmaz. Lütfen, devlet partisinin son birkaç gündeki bu açıklamalarının ve eylemlerinin nasıl uyumlu olduğunu açıklayabilir misiniz? ‚Sözleşme’nin ifade özgürlüğüne ilişkin garantisiyle mi?‘
Sonraki süreçte ise BM raportörleri Türkiye’ye önemli bir mektup yolladılar.
Rapor BM Özel Raportörleri tarafından Türkiye’ye hitaben yazıldı ve temel olarak Türkiye’de Gülen Hareketi’yle ilişkili olduğu iddia edilen kişilere yönelik insan hakları ihlallerini ele almaktadır. Ana bulgular ve sonuçları şu şekilde :
Ana Bulgular:
Sistematik Baskılar: Gülen Hareketi’yle bağlantılı olduğu iddia edilen bireyler üzerinde sistematik baskılar uygulandığı belirtilmektedir. Bu baskılar arasında:
Toplu tutuklamalar ve gözaltılar.
Yurtdışından kaçırma ve zorla geri getirme olayları.
„Terörist gri listeleri“ gibi kamuya açık izleme listelerinin kullanımı.
Gözetim yetkilerinin kötüye kullanılması.
Gözaltılar ve Tutuklamalar:
2023-2024 arasında 8,892 kişi gözaltına alınmış, 1,595 kişi terör suçlamasıyla yargılanmış.
Çocuklar ve aile üyeleri dahil olmak üzere masum bireylerin hedef alındığı, çocukların kötü muamele gördüğü rapor edilmiştir.
Yurtdışından Kaçırma (Transnational Renditions):
Türkiye’nin diğer ülkelerle yaptığı gizli anlaşmalar sayesinde bireylerin zorla geri getirildiği ve bu süreçte ciddi hak ihlallerine uğradığı rapor edilmiştir.
Gözetim ve Veri Toplama:
Gülen Hareketi’yle bağlantılı kişileri tespit etmek için „ByLock“ uygulaması gibi dijital araçların kullanıldığı ve bu süreçte güvenlik açıklarının ve veri manipülasyonlarının olduğu ifade edilmektedir.
Adil Yargılanma Eksikliği:
Yargı süreçlerinin bağımsızlık ve tarafsızlık ilkesine aykırı olduğu, özellikle ByLock kullanımına dayalı delillerin yetersizliği vurgulanmıştır.
Öne Çıkan Sonuçlar ve Öneriler:
Türkiye’nin terörle mücadele yasalarının uluslararası insan hakları standartlarına uygun olarak yeniden düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Keyfi gözaltılar, işkence, zorla kaybetme ve diğer insan hakları ihlallerine yönelik etkili bir soruşturma yapılması istenmiştir.
BM raportörleri, „gri liste“ uygulamalarının insan haklarını tehdit ettiğini ve daha şeffaf ve hesap verebilir bir sürecin sağlanması gerektiğini vurgulamaktadır.
Çocukların ve diğer savunmasız grupların korunması için daha güçlü önlemlerin alınması gerektiği ifade edilmiştir.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER Özel Raportörleri tarafından 7 Ekim 2024 tarihinde Türkiye’ye Gönderilen İddia Mektubu (AL TUR 5/2024)
Özel Raportörler, GülenHareketi’nin terör örgütü olarak tanımlanmasının usule uygunluk gerekliliklerini karşılamadığını ve terörizm ile insan hakları konusunda Özel Raportör tarafından geliştirilen terörizmin model tanımını tatmin etmediğini vurgulamışlardır.
Daha önceki OL TUR 13/2020 yazışmasında ifade edilen genel endişeleri tekrarlayarak, Terörle Mücadele Kanunu No. 3713 ve Türk Ceza Kanunu’nun, siyasi muhaliflere, gazetecilere ve Hizmet Hareketi ile bağlantılı olduğu düşünülen bireylere karşı sistematik olarak kötüye kullanılmasına izin verecek şekilde aşırı geniş bir dille hazırlandığını belirtmişlerdir.
Türkiye’de Güle Hareketi ile bağlantılı bireylerin ve grupların keyfi gözaltı, mahremiyet ihlali ve güvenliklerine yönelik tehditler gibi ciddi risklerle karşı karşıya olduğuna dair bir eğilim olduğu ifade edilmiştir.
Rapor BM Keyfi Tutuklamalar Çalışma Gurubu tarafından verilen çok sayıda karara atıfta bulunuyor. Yine bu bildirim kısa bir süre önce BM Yagıçların ve Avukatların Bağımsızlığı Raportörü tarafından Türkiye’ye gönderilen iddia maktubunun da tamamlayıcısı bir mektup olmuştur.
Lawyers in Exile