Lawyers In Exile

Esirgenen Gökyüzü

“Bitki gerçek ama ağaçlar değil. Örümcekler ve bir defasında kanımı emen sivrisinek
de gerçek ama sincaplar ve köpekler sadece televizyonda var. Canavarlar gerçek
olamayacak kadar büyük, deniz de öyle…”

Hapsedildiği odanın üstündeki pencereden gökyüzüne bakan 5 yaşındaki Jack’in zihnindeki
dünya, bu sözlerden ibaret.
Lenny Abrahamson’un yönettiği 2015 yapımı Room/Gizli Dünya filminde, Jack ve annesi,
Jack’in annesini kaçıran adam tarafından şifreli kapısı olan küçük bir odada tutulmaktadır.
Dünyayı, sadece üstten camı olan bir odadan ibaret sanan çocuk dışarıyı hiç görmemiş ve
televizyondakilerin de gerçek olmadığı düşüncesindedir. Jack hayatının ilk beş yılını bu
odada ve oldukça kısıtlı imkanlarla geçirmiştir. Dünyaya gözlerini gözlem altındaki bu
odada açan Jack’a dış dünya kavramlarını anlatmak fedakarlığı da annesi Ma’ya düşüyor.
Soyut olanı anlatmak anne için ne kadar zor ise çocuk için de anlatılanı kavramak o denli
güç olacaktır. Jack, annesi Ma’dan öğrendiği kadarıyla bir anlam vermeye çalışır.
Odada tutulan Jack ve annesi, annesinin planı sayesinde kaçmayı başarırlar. Yeni bir
dünyaya gözlerini açan Jack’in annesine ilk sorusu, “başka bir gezegende miyiz anne?”
şeklinde olur. O, anlam dünyasında ‘gerçek olmayan’ her şeye merakla ve şaşkınlıkla bakar
ve korkuyla yaklaşır. Ağaçlara ve insanlara bile…
Jack, odada yaptıkları her şeyi dışarıda da yapmaya devam etmek ister ve hatta annesine
odaya dönmek istediğini söyler. Çünkü Jack ‘Yeni Dünya’ya adapte olmakta zorlanır. Annesi
alışma sürecini çok daha ağır bir şekilde geçirir. Çünkü anne Ma, 7 yıl uzak kaldığı
dünyadan çok daha farklı bir dünyayla karşılaşmıştır.

“4 yaşındayken dünyadan haberim bile yoktu ama şimdi annemle ölene kadar orada
yaşayacağız. Dünya sürekli döner, mavi-yeşil bir gezegen…”

Gökyüzüne küçük pencereden bakmak zorunda kalmayan Jack, dünyayı daha iyi
anlamlandırmaya başlamıştır. Çünkü Jack artık özgürdür.

Türkiye’nin Gizli Dünya’sı, Cezaevleri
Jack ve annesi Ma’nın yaşadığı hayatın benzerini ve hatta çok daha şiddetlisini bugün
Türkiye’deki cezaevlerinde, hukuksuzca mahkum edilmiş yüzlerce anne -ve annesiyle
kalmak zorunda olan çocuklar- yaşıyor. Dış dünyanın gerçekliğinden habersiz ‘masum’
çocuklar. Ve dönen dünyadan uzak tutulan ‘mazlum’ anneler…
Cezaevlerinde anneleriyle birlikte özgürlükleri ellerinden alınan çocuklar, yeteri miktarda
beslenemeden ve güneş ışığı görmeden büyüyor. Çocukların, aile ortamı görmeden gelişim
sağlaması bekleniyor. Dört duvar arasında büyüyen çocuklar, kısıtlı yaşam alanı ve
hissettikleri baskı nedeniyle travma yaşıyor. Çocuklar bu psikolojik travma ile nasıl baş
edecek? Üstelik bu çocuklara cezaevinde psikolojik bir destek de verilmiyor.
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği-Mazlumder-, “Çocuk Hakları”
Çerçevesinde Türkiye’de Cezaevinde Büyüyen Çocuklar isminde bir rapor
yayınlamıştır. Bu raporun sonuç kısmında şu ifadelere yer verilmiştir:
“Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerdeki ilkelerin tam anlamıyla hayata
geçirilmesi, cezaevi sisteminin tamamıyla değişmesi ve en önemlisi çocukların bulunduğu
her ortamın onların üstün yararına hizmet etmesi, devletin ve kamunun görevidir. Bu
nedenle devlet, annesi ile birlikte çocukların da cezalandırıldığı, temel ihtiyaçlarının
karşılanmayarak yok sayıldığı cezaevi sistemini değiştirmeli ve sıkı bir şekilde
denetlemelidir. Anneleri ile birlikte cezaevinde kalan çocuklar hakkındaki kanunlar yeniden
düzenlenmeli, bir yandan adil yargılanma imkânı sağlarken, diğer yandan tutuklama ve
hapis cezalarının son çare olduğu seçenekleri üretmelidir. Çocuklu kadınlar için, cezaevi
bölgesinden uzak, çocuğun her türlü ihtiyacının karşılandığı ve sosyal hayattan kopmadığı
anne çocuk evlerinin inşa edilmesinin yaşanan hak ihlallerini olabildiğince azaltacağına
inanıyoruz. Toplumun geleceğinin çocuklara bağlı olması nedeniyle konuyla ilgili köklü
değişikliklerin acilen yapılması gerektiğini önemle belirtiyoruz.”
Cezaevlerinde kalan çocuk sayısı tam olarak bilinmiyor. Adalet Bakanlığı’nın çocuklu
annelerin sayısı ile ilgili resmi bir açıklaması bulunmuyor. 0-6 yaş çocuğu olan 400’e yakın
annenin cezaevlerinde kaldığı tahmin ediliyor. Çocuklu annelerin çoğunluğu KHK’lı. 2016
yılında ilan edilen OHAL ve devam eden süreçte; binlerce hamile, bebekli veya çocuklu
kadın hakkında haksız tutuklama kararı verilip cezaevlerine gönderilmiştir. Çocuklu anneler
hukuksuzca tutuklanmaya devam ediliyor, daha önce yargılanıp tutuksuz yargılananlar ise
ceza dosyalarının onaylanmasından endişeli. Şu anda cezaevinde hala tutuklu olan bebekli
ve/veya çocuklu annelerden sadece birkaçı:

*9 aylık Mahmut Sezgin, 7 Ekim’den bu yana annesi Mesrure Sezgin ile,
11 aylık Bahar Çulha ise 22 Eylül’den bu yana annesi Büşra Çulha ile Antalya Elmalı
Cezaevi’ndeler.
*Zülal ve Ekrem Tekgöz, 19 Ocak 2021’den beri anneleri İlayda Tekgöz ile birlikte
Bakırköy Cezaevi’ndeler.
*Saime Melizci, 21 Ocak 2021’den beri cezaevinde. 9 aylıkken cezaevine girdi ve hala
annesi Yasemin Melizci ile Sincan Cezaevi’ndeler.
*Nurefşan Beray Güler, 19 aylıkken cezaevi ile tanıştı. Annesi Rukiye Güler ile 19 Mart
2021’den beri Diyarbakır Cezaevi’ndeler.

Bebek ve çocuklar anneleriyle birlikte cezaevinin olumsuz şartlarında yaşamaya mahkum
edildi. Bazı çocuklu anneler hala cezaevinde bazıları ise infazını tamamlayıp hürriyetine
kavuştu, kavuştu ama onları dışarıda nasıl bir hayat bekliyor?

Kocaeli Kandıra 2 Nolu T Tipi Cezaevinde iki çocuğuyla birlikte kalıp tahliye olan 38
yaşındaki bir annenin ifadeleri, çocukların cezaevinde yaşadıklarını kısmen de olsa
okuyanlara hissettiriyor:
“Nerede olduğumuzu çok iyi biliyordu. O kapı kapanıyordu ya avlunun kapısı, 5-6
metrekare alan, çamaşırlarımızı asıyorduk, üstünü çelik telle kapatmışlar gökyüzünü bile zor
görüyorduk. Avlunun kapısının her kapanışında kızım o kapıya vuruyordu, Açın kapıyı diye,
ağlıyor ama nasıl açın açın diye”

Avukat annesi Özge Elif Hendekçi ile 3 aylıkken cezaevine giren Bahar Hendekçi, annesine
verilen haksız cezanın süresi bitip tahliye olunca o da annesiyle 5,5 yaşında özgürlüğüne
kavuşmuş oldu.
Bahar da tıpkı Jack gibi haksız yere 5 yıl esarete mahkum edildi. Kilitli kapının ardında,
balonu elinden alınmış, aydınlığa ve kendi gibi çocuklara hasret 5 yıl.
Bahar da artık ‘gerçek’ ağaçları ve hayvanları görebilecek. Ve denizi…
“Bir gün
Çok bunalırsan

Sakın unutma gökyüzüne bakmayı
Gökyüzü senindir
Gökyüzü herkesindir” Zülfü Livaneli
Küçük pencerelere mahkum edilen ve gökyüzünden mahrum bırakılan tüm tutsak
bebekli/çocuklu annelerin hürriyete kavuşması temennisiyle..

Similar Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HUKUKİ DESTEK- WhatsApp
1