Lawyers In Exile

Avukatlar Günü, Avukatlık Mesleği ve Türkiye’de Avukat Olmak

Her yıl 5 Nisan’da dünya genelinde Avukatlar Günü kutlanır. Bu özel gün, avukatların mesleklerinin önemini ve toplumdaki rolünü vurgulamak için bir fırsattır. Türkiye’de de bu önemli gün, avukatların haklarını savunmaları ve adaletin sağlanmasına katkıda bulunmaları nedeniyle kutlanır.

 

Avukatlık, hukuk alanında uzmanlaşmış ve yasal konularda danışmanlık ve temsil hizmetleri sunan kişilerin mesleğidir. Türkiye’de avukat olmak için öncelikle hukuk fakültesinden mezun olmak gerekmektedir. Hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra avukatlık stajını tamamlayarak avukatlık ruhsatı almak gerekmektedir. Ancak avukatlık mesleği sadece yasal bilgi ve beceriler gerektirmez, aynı zamanda dürüstlük, adalet duygusu ve insanlarla iyi iletişim kurma yeteneği de gerektirir.

 

Türkiye’de avukatlık mesleği, hukukun üstünlüğünü savunma ve adaletin sağlanması gibi önemli roller üstlenir. Avukatlar, vatandaşların haklarını korumak, adil yargılanma haklarını savunmak ve hukuki süreçlerde destek sağlamak için çalışırlar. Ayrıca, toplumun farklı kesimlerinden gelen insanlara hukuki danışmanlık ve rehberlik sunarak onlara yardımcı olurlar.

 

Ancak son yıllarda avukatlık mesleğini yapmak ve adaletin tesisine yardımcı olmak oldukça zorlaştı. Türkiye’de şu anda siyasal iktidarın kontrolünde, talimat ile işleyen, cüzdan ve koltuk arasında sıkışan hakim ve savcılar nedeniyle yargı tamamen bağımsızlığını ve tarafsızlığını kaybetmiş durumdadır. Bu da yargıya ve adalete olan güveni, hukuka inancı azaltmakla birlikte avukatlık mesleğini de itibarsızlaştırmıştır.

 

Pek çok ulusal ve uluslararası raporun da gösterdiği gibi, Türkiye’de son yıllarda artan otoriterleşme ile birlikte, avukatlık, en yüksek risk düzeyindeki mesleklerin başında geliyor. Genellikle gözaltına alınan ya da tutuklanan avukatların hem mahkeme sırasında hâkim ve savcılarla yaşadıkları, hem de kovuşturma sürecinde polis ve diğer güvenlik güçlerinin hak savunucusu avukatlara karşı olan tavırları bu ümitsizlik ve mesleğin itibarsızlaştırıldığı düşüncesinin temel nedenleri arasındadır.

 

Bunlara ek olarak hukuki sürecin başlangıcından sonuna kadar neredeyse her aşamada yaşanan fiziksel ve düşünsel mobbing ve tacizler; yer yer şiddet düzeyine varan uygulamalar karşısında ümitsizliğin avukatlar arasında daha da arttığı söylenebilir.

 

Telefon dinlemeleri, ev ve ofislere düzenlenen gece baskınları ve aramalar; arabalara yerleştirilen dinleme cihazları; fiziksel takip; müvekkil ile yapılan telefon görüşmelerinin dinlenmesi; avukatların üyesi oldukları sivil toplum kuruluşlarının takibi ve bu üyeliklerin suç delili olarak toplanması; avukatların kendi bilgileri dışında fişlenip haklarında dosya tutulması; sosyal medya hesaplarının ve paylaşımlarının takibi; aile fertlerinin tacizi gibi pek çok neden bu yılgınlık ve ümitsizliği nedeni olarak gösterilebilir

 

Tüm bu saydığımız sebeplerden dolayı Türkiye’de avukat olmak birçok zorluğu da beraberinde getirmektedir. Özellikle 15 Temmuz sözde darbe kumpasından sonra yargı sisteminin siyasi iktidar eliyle yeniden dizayn edilerek siyasallaştırılması, nitelikli ve kaliteli birçok hâkim ve savcının meslekten atılması ve yerlerine hiçbir tecrübesi olmayan tamamen liyakatsiz kişilerin getirilmesi, başkaca bazı sorunlar ve yasal düzenlemelerdeki belirsizlikler, avukatların mesleklerini icra etmelerini zorlaştırmıştır. Ayrıca, avukatlar bazı davalarda mesleklerini icra ederken tehditlerle karşılaşmış ve hatta mesleklerini yaptıkları ve müvekkillerinin haklarını savundukları için gözaltına alınıp tutuklanmışlardır.

 

Hukuk devletinin temellerinden biri olan savunma hakkı, siyasi iktidarın eliyle siyasallaştırılan hukuk, tamamen birilerinin talimatlarıyla geleceksiz ve güvencesiz bir hale getirilmiştir. Demokratik bir ülkede savunma hakkı ne kadar güçlüyse, hukuksal sistem de o ölçüde güçlü kalacaktır. Avukatlık mesleği, siyasi iktidarın itibarsızlaştırma, ötekileştirme ve muhalifleştirme yöntem ve baskılarıyla değerini ve saygınlığını kaybetme aşamasına gelmiştir.

 

Özellikle 15 Temmuz sözde darbe kumpasından sonra ilan edilen OHAL süresi boyunca 570 avukat tutuklanıp, 1,480 avukat hakkında da soruşturma açılmıştır. Avukatlar, her gün yeni bir hak ihlali ve mesleğe dönük saldırıyla yüzleşmektedir. OHAL ile avukatların maruz kaldığı hak ihlalleri her geçen gün artan bir boyut kazanmış ve avukatlar mesleklerini yapmaya korkar olmuştur.

 

OHAL ile savunma hakkı savunmasız bırakılırken, tutuklu avukatların tutuklanma gerekçeleri çoğunlukla “muhalif” olmalarından ya da siyasi iktidara muhalif olan insanların savunmalarını yapmaktan kaynaklanmaktadır. Avukatlar baktıkları müvekkillerinin dosyaları ile özdeşleştiriliyor ve toplumun diğer kesimleri gibi “terörist” yaftası ile suçlanıyorlar. OHAL boyunca birçok avukat tutuklanmış, ruhsatları iptal edilip açlığa mahkûm edilmiş, mesleklerini icra etmeye çalıştıkları için birçoğu hakkında soruşturma açılmış ve birçok avukat da uzun süreli hapis cezalarına çarptırılmış haldedir.

 

 

Avukatlar hukuksuzluklara, savunma hakkının yok edilmesine direnirken, tehdit edildi, darbedildi, ruhsatlarına el konuldu, duruşmalardan atıldı, tutuklandı ve şu anda birçok avukat cezaevinde ve bazıları ise tek kişilik hücrelerde ne ile suçlandığını dahi bilmeden Türk Ceza Kanunu’nda karşılığı olamayan uydurma suçlarla esaret altında tutulmaktadır.

 

Dahası, öldürülen avukatlar bile var. Bunlardan birisi ise Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Tahir Elçi, Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki Dört Ayaklı Minare önünde 28 Kasım 2015’te açıklama yaptığı sırada öldürüldü. Bunun gibi daha birçok örnek bulunmaktadır…

 

Türkiye, Temmuz 2016 sözde darbe kumpası girişiminin ardından herhangi bir şiddet eylemine karışmamış binlerce insanın terörle mücadele kapsamındaki suçlardan kitlesel olarak gözaltına alınmasına ve yargılanmasına şahit oldu. Söz konusu insanlar arasında gazeteciler, avukatlar, hakimler, savcılar ve insan hakları savunucularıyla birlikte, insan hakları alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin adil olmadığını ve siyasi saiklerle açıldığını belgelediği davalarda yargılanan muhalif politikacılar da var. Avukatların, emniyette gözaltında tutulan şüphelilerin ve mahkemelerde yargılanan sanıkların haklarının korunması bağlamındaki işlevleri hep önemli olmuştur; ne var ki avukatların hukukun üstünlüğü ilkesinin ve insan haklarının korunması bağlamında oynadıkları rol, özellikle de Türkiye’de hali hazırda var olan baskı ortamında, bir o kadar daha aslidir. Tam da bu nedenle, avukatlar, özellikle de ceza davalarına giren müdafiler de siyasi iktidar ve yetkili makamlar tarafından hedef alınmaktadırlar.

 

Türkiye’de sözde darbe kumpası sonrasında cezaevlerinde kötü muamele ve işkencenin olduğuna yönelik çok sayıda iddia bulunuyor. Tutuklu avukatlar da aynı iddiaları dile getiriyor. Ev baskınları ve adliyede avukatların yerlerde sürüklendikleri görüntüler sosyal medyada yer aldı.

 

Tamamen mevcut siyasi iktidarın kontrolüne ve emrine giren savcılar tarafından avukatlar hakkında sistematik bir şekilde açılan birçok soruşturma ve kovuşturma bulunmaktadır. Savcıların, avukatları mesleklerini icra ettikleri için kriminalize ettiği ve onları kanıt göstermeksizin müvekkillerine isnat edilen suçlarla ilişkilendirdikleri vakaları saymakla bitmez. Söz konusu soruşturmaların ve kovuşturmaların bir kısmı, müdafilerin emniyetteki kötü muameleyi ve diğer insan hakları ihlallerini belgelemek ve müvekkillerinin haklarını korumak için gösterdikleri çabalara karşılık misilleme olarak açıldıkları izlenimini vermektedir. Müdafilerin kolluk kuvvetleri tarafından tehdit edildiği ve gözlerinin korkutulmaya çalışıldığı, mesleklerini icra etmelerine engel olunduğu veya müdahale edildiği vakalar bulunmaktadır. Avukatların yetkili makamlar tarafından hukuki dayanaktan yoksun ve tacizkâr bir şekilde açılan savcılık soruşturmalarıyla ve kovuşturmalarla hedef alınmalarının, Türkiye’de adil yargılanma hakkını teminat altına alan Avukatlık mesleği gibi önemli bir mekanizmayı zedelediği sonucuna ulaşılmaktadır.

 

Türk yargısı, hiç olmadığı kadar siyasallaştı. Siyasi iktidar kendi gibi düşünmeyen her kesimi ve onların savunmalarını yapan ya da yapmak isteyen avukatları “terörist” ilan etmektedir. Avukatlar tutuklanıyor, duruşma salonlarından atılıyor, mesleğini yapamaz duruma getiriliyor. Savunma üzerindeki baskının adil yargılanma hakkının engeli anlamına da geldiğini söyleyen avukatlar mesleklerinin tehdit altında olduğunu tüm bu nedenlerle 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutlama değil gerçek bir hukuk mücadele günü olduğunu söylemektedirler.

 

Bir avukat hazırladığı savunmadan ya da genel olarak yaptığı işten dolayı tutuklanma, meslekten edilme, malvarlığına el konulma, evinden yurdundan olma korkusu yaşıyorsa gerçek adalete ulaşmak mümkün değildir. Burada avukatlara düşen tüm bu olumsuzluklara ya da engellemelere rağmen görevini hakkıyla yerine getirmek, hakkı ve haklıyı var gücüyle gerektiğinde zalimlere, adalet ve hukuk bilmezlere karşı mücadele etmektir.

 

Avukatlar Günü, Türkiye’deki avukatların çalışmalarını takdir etmek ve mesleklerinin önemini vurgulamak için bir fırsattır. Bu özel günde, avukatlar haklarını savunma ve adaletin teminatı olma misyonlarını hatırlarlar. Aynı zamanda, toplumun hukuki bilincini artırmak ve insanların hukuki haklarını korumak için önemli bir fırsat sunar.

 

Sonuç olarak, Avukatlar Günü, Türkiye’deki avukatların mesleklerinin önemini kutladığı ve toplumun adalet ve hukukun üstünlüğüne olan inancını güçlendirdiği anlamlı bir gündür. Avukatlık, adaletin teminatı ve toplumun hukuki haklarını koruma görevini üstlenen önemli bir meslektir. Bu özel günde, tüm avukatların çalışmalarını ve katkılarını takdir etmek gerekir.

 

5 Nisan Avukatlar Günü, tüm bu antidemokratik ve hukuka uygun olmayan uygulamalar son bulduğunda adalete yakışır şekilde kutlanacaktır ve umarım en kısa sürede hukukun üstün olduğu, gerçek adaletin tecelli ettiği ve yargının tamamen bağımsız olduğu günler yeniden geleceği ümidiyle tüm avukatların 5 Nisan avukatlar günü kutlu olsun.

 

Av. Ali Kara

Similar Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HUKUKİ DESTEK- WhatsApp
1