Lawyers In Exile

06 AĞUSTOS – 12 AĞUSTOS 2020 İNSAN HAKLARI İHLAL NOTLARI

Lawyers in Exile Platformu olarak, Türkiye’deki insan hakları konusunda yaşanan gelişmelere dikkat çekmek, hak ihlallerine karşı duyarlılık ve farkındalık oluşturmak amacıyla, haftalık insan hakları ihlal notları başlığı altında bir çalışma hazırlamış bulunuyoruz. Bu çalışma, Türkiye’deki insan haklarının gelişim ve seyrine dair bir akıl defteri oluşturması düşüncesiyle belli aralıklarla hazırlanmaktır. Bu başlık altında, genel veya sübjektif, süregelen ya da anlık insan hakları ihlallerinin yanında, ihlallerin boyutunu göstermesi açısından muhtelif dernek, vakıf veya topluluklar tarafından hazırlanan raporlar, tarih ve ihlalin niteliğine göre kategorize edilerek sunulmaya çalışılmaktadır. Maalesef ülkemizde hemen her gün bir yenisi yaşanan hak ihlallerinden gözden kaçanlar da olabilmektedir.

1- YAŞAMA HAKKININ İHLALİ: (AY m.15/2, 17/1, AİHS m.2, İHEB m.3, MvSHS m.6 ABTHŞ m.2)

A- 10 Ağustos 2020; Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde zırhlı polis aracı devrildi. Meydana gelen kazada 2 özel harekât polisi öldü. Güvenlik güçlerine ait araçların devrilmesi ile oluşan ölüm ve yaralanmaların önünün alınamaması tepkiyle karşılanıyor.

KADIN CİNAYETLERİ KAPSAMINDA YAŞAMA HAKKININ İHLALİ; 

Türkiye’de ve pek çok toplumda yaşanan şiddet vakalarından edinilen tecrübe şunu net bir şekilde göstermiştir ki; şiddet mağdurları, büyük ölçüde de kadın mağdurlar, failin ve çoğu zamanda sosyal çevrenin baskısından korkarak uzun süre şiddet vakalarını saklamaktadır. Polise veya başka bir yetkili makama başvuru, büyük çoğunlukta mağdur can korkusu yaşamaya başladığında gerçekleşir. Şiddet bu boyuta geldikten sonra ise her geçen dakika mağdurun aleyhine işler. Bu sebeple koruma başvurusu durumunda, delillendirme zaman alacağından geçici bir tedbir olarak hâkim, şiddet mağduru lehine tedbir kararına hükmedebilmektedir. Bu kararın ceza yargılamasıyla bir ilgisi olmadığı gibi, hiçbir şekilde gözaltına alınma vb. anlama da gelmemektedir. Aleyhine tedbir kararı verilen tarafa, hükmedilen tedbir kararına itiraz hakkı tanınmaktadır. İddia olunan mağduriyetin gerçekleşmediğini mahkemeye ispat eden kişi hakkında verilen tedbir kararı anında kaldırılmaktadır. Ayrıca verilen bu tedbirler kişilerin siciline işleyen kayıt niteliğinde değildir. Sadece şiddet tehlikesinin bertaraf edilmesini amaçlamaktadır. İstanbul Sözleşmesi kapsamının uygulanması kapsamında iç hukukumuzda yer almaya başlayan bu tedbirlerin ne kadar gerekli olduğu ve İstanbul Sözleşmesi’nin önemi geçen her gün daha çok anlaşılmaktadır.

A- 06 Ağustos 2020; İçişleri Bakan Yardımcısı ve Bakanlık Sözcüsü İsmail Çataklı, aylık bilgilendirme toplantısında Temmuz ayında yaşanan kadın cinayetleri için, özetle şu bilgileri paylaştı:

“Bu yıl kadın cinayetlerinde hayatını kaybeden kadın sayısı 142’dir. Geçen yılın aynı döneminde bu sayı 193’tü, yani yüzde 26’lık bir azalış söz konusudur. Temmuz ayında ise 26 kadın cinayete kurban gitti. Elbette ki bu meselede de tıpkı trafik ve diğer hadiselerde olduğu gibi 1 rakamının bile bize büyük geldiğini, sıfırı hedeflediğimizi hatırlatmak isteriz.” dedi.

II- İŞÇİ ÖLÜMLERİ KAPSAMINDA YAŞAMA HAKKININ İHLALİ:

B- 13 Ağustos 2020; İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) Temmuz 2020 İş Cinayeti Raporu’na göre geçen ay en az 164 emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti ve 2020’nin ilk 7 ayında iş cinayetlerinde ölen işçi sayısı 1098’e çıktı. Temmuz ayında ölen emekçilerin 3’ü kadın, 7’si çocuk, 6’sı göçmen ve 7’si sendikalıydı.

III- ETKİLİ BİR CEZA SORUŞTURMASI YÜRÜTÜLMEMESİ NEDENİYLE YAŞAMA HAKKININ İHLALİ: (AY m.15/2, 17/1, AİHS m.2, İHEB m.3, MvSHS m.6 ABTHŞ m.2) 

F- 11 Ağustos 2020; 3 yıl önce vefat eden Eren Bülbül mezarı başında anıldı.

Trabzon’un Maçka ilçesinde 11 Ağustos 2017’de günü PKK’lı bir grubun erzak çaldığını ihbar edip, güvenlik güçlerine evi gösteren Eren Bülbül ile Jandarma Astsubay Başçavuş Ferhat Gedik, PKK’lı grubun açtığı ateş sonucu hayatını kaybetmişti. Eren Bülbül’e gerekli tedbirler alınmadan yer gösterme işlemi yaptıran sorumlular hakkında 3 yıl geçmesine rağmen hala bir soruşturma açılabilmiş değil.

2- ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLİK HAKKI: (AY m. 19, AİHS m.5, İHEB m.3)

A- 07 Ağustos 2020; İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), ölüm orucundaki avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal ile ilgili açıklamasında, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bir an önce karar vermesini istedi.

İHD ve TİHV, ölüm orucundaki avukatlarla ilgili açıklamalarında, tutukluların pandemi açısından riski yüksek hastanelerde tutulduğu belirtilerek, tutuklu avukatlar için “Mahkûm koğuşlarında tutmaya zorlamak, bu ortamın sağlığı daha da bozacak niteliği ve hem fiziksel hem de ruhsal etkileri nedeniyle bir işkence uygulamasıdır. Başta Yargıtay 16. Ceza Dairesi olmak üzere yargılamayı yapan İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bir an önce tahliye kararları vererek, hukuka uygun davranmalarını ve böylece pandemi riski altında hastanelerin mahkûm koğuşundaki işkenceye varan uygulamalara son vermelerini bekliyoruz.” denildi.

B- 12 Ağustos 2020; İdil Kültür Merkezi’nde gözaltına alınan Nuriye Gülmen ve Rıdvan Akbaş tutuklandı.

5 Ağustos’ta İstanbul Okmeydanı’ndaki İdil Kültür Merkezi’ne polis baskın düzenlemişti. Grup Yorum’un 9 Ağustos’taki “9. Bağımsız Türkiye Konseri” öncesi İdil Kültür Merkezi’ne yönelik polis baskınında Nuriye Gülmen’in de aralarında bulunduğu altı kişi gözaltına alınmıştı. Halkın Hukuk Bürosu Twitter üzerinden yaptığı açıklamada polis baskınında gözaltına alınan Nuriye Gülmen, Yasemin Karadağ, Fırat Kaya, Ezgi Kul ve Rıdvan Akbaş’ın tutuklama istemiyle, Olcay Karadağ’ın ise adli kontrol talebiyle mahkemeye sevk edildiği belirtildi. Mahkemeye sevk edilen Gülmen ve Akbaş’ın tutuklandığı, Karadağ, Kaya ve Kul’un ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığı kaydedildi.

Semih Özakça ile açlık grevine başlayan Nuriye Gülmen, 26 Ocak 2018’de açlık grevlerinin 324. gününde açlık grevlerini sonlandırmışlardı.

C- 12 Temmuz 2020; Gazeteci Güler’in ve birçok hükümlünün cezaevinde kalma süresi doldu, ancak tahliye edilmiyor.

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı davadan 6 yıl 3 ay ceza alan Habib Güler. 49 aydır cezaevinde. Cezaevinde kalacağı süresi dolmasına rağmen dosya Yargıtay’da işleme alınmadığı için tahliye edilememişti. Yargıtay’ın Mayıs ayında karar vermesine rağmen denetimli serbestlik hükümleri uygulanmayarak hala tahliye edilmeyen Güler gibi bir çok hükümlü bulunuyor. İnfaz hâkimliklerinin genel olarak gerekçesiz ve soyut bir şekilde örgüt bağının devam ettiğinden bahisle birçok hükümlü hakkında denetimli serbestlik hükümlerini uygulamadığı belirtiliyor.

3- İŞKENCE YASAĞININ İHALİ: (AY m.17, AİHS m.3, İHEB m.5)

A- 08 Ağustos 2020; Cüneyt Gül, Isparta Cezaevinde fiziki ve psikolojik şiddete maruz kaldı.

Isparta E Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan Cüneyt Gül adlı tutuklu, 5 Ağustos’ta ayakta sayım dayatmasını kabul etmediği için gardiyanlarca darp edilerek, hakkında disiplin soruşturması açılıp, tek hücreye konuldu. Gül, 6 Ağustos’ta bu yana hak ihlallerinin son bulması için açlık grevine başladı. Gül’ün gardiyanların darbı sonucu sol kolunu hissetmediği ve hak ihlalleri son bulana kadar açlık grevini sürdüreceği belirtildi.

4- ADİL YARGILANMA HAKKININ İHALİ: (AY m.141/4, AİHS m.6)

A- 10 Ağustos 2020; Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi kurucu Başkanı aynı zamanda KHK’lı Dr. Talip Aydın Avrupa İnsan Hakları mahkemesinin Türkiye’de yaşanan İnsan hakları ihlallerine karşı tavrını yorumladığı bir makale kaleme aldı. 

Aydın, makalesinde, Özellikle OHAL sonrası Türkiye’de yaşanan İnsan Hakları İhlalleri, hukuksuzluklar ve işkencelere AIHM ve Avrupa Konseyi tarafından örtülü bir destek olduğunun altını çizen Talip Aydın bu suçlamanın delillerini tek tek sıraladı.
“15 Temmuz sonrası devlet eliyle gerçekleştirilen sistematik ve yoğun hak ihlallerine karşı AİHM”in duruşunun bağlı olduğu Avrupa Konseyinin duruşu ile paralel olduğunu görüyoruz. Büyük resimde Avrupa Konseyi, Erdoğan Rejimi ile ilişkilerinde olabildiğince işbirlikçi ve Rejim lehine bir politika sürdürüyor. Konsey bünyesinde olan İnsan Hakları Komiseri, Venedik Komisyonu, Avrupa Konseyi Parlamentosu ve Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi gibi kurumların olaylara yaklaşımı bu tezimizi doğruluyor. Bu işbirlikçi tavrı görmek için Konsey ve Kurumlarının genel duruşunu, BM İnsan Hakları Mekanizmalarının tutumlarını özellikle BM İnsan Hakları Komiserliği, BM Raportörleri, BM İnsan Hakları Komitesi, BM Çalışma Gruplarının söylemleri, raporları, kararları ile karşılaştırmak gerekiyor. Konsey ve Kurumlarının rejim ile iş birliği içinde olduğunu gösteren diğer bir gösterge ise Konseyin benzer insan hakları ihlalleri konusunda diğer ülkelere karşı takındığı tutum ile 15 Temmuz sonrası Türkiye’de yaşanan ihlallere yönelik takındığı tavır. Son olarak Konsey Mekanizmalarının Türkiye ile ilgili genel insan hakları ihlallerine karşı yaklaşımı ile Gülen Cemaati ile ilgili insan hakları ihlallerine karşı yaklaşım farklılığı ayrımcı uygulamaları daha da belirgin hale getiriyor.” denildi.

5- SAVUNMA HAKKININ İHLALİ: ( ANAYASA M. 36 AİHS M. 6/3, İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ M. 11)

A- 11 Ağustos 2020; Antalya’da avukat Bengisu Başak Okuyan, şiddet gerekçesiyle açılan boşanma davasının görüldüğü duruşmanın bitiminde adliye koridorunda müvekkilinin kayınpederi tarafından darp edildi. Gözaltına alınıp tutuklanan kayınpeder, itiraz üzerine bir süre sonra serbest bırakıldı.

6- İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALİ: ( ANAYASA M. 25, 26, AİHS M. 10, İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ M. 19)

A- 06 Ağustos 2020; Af Örgütü: Türkiye hükümeti pandemiden çok, eleştiriden korkuyor.

Uluslararası Af Örgütü, COVID-19 pandemisi sürecinde cezaevlerinde yaşananlara ilişkin yayımladığı açıklamada, dünyada COVID-19 salgınıyla mücadele kapsamında hükümetlerin insan hakları savunucularını tedbirlerin dışında bıraktığını ve halen aktivistleri, gazetecileri ve muhalifleri tutuklamayı sürdürdüğünü belirtti.

Pandemi sürecinde insan hakları savunucularına yönelik saldırıları belgeleyen “Pandemi Döneminde İnsan Haklarını Savunmaya Cesaret Edenler” başlıklı yeni brifing, cezaevindekileri tahliye programlarının, kamuoyunda kapsamlı bir biçimde tanıtılmasına rağmen düşünce mahkumlarını korkunç koşullar altında cezaevlerinde tutmaya devam eden Mısır, Hindistan, İran ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ülkelere dikkat çekiyor.

Uluslararası Af Örgütü İnsan Hakları Savunucuları Araştırmacısı Lisa Maracani konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “COVID-19, haksız yere cezaevinde tutulan insan hakları savunucuları için fazladan bir cezalandırma oldu ve tacizlerin, yargılamaların, hatta öldürmelerin bahanesi olarak kullanıldı” dedi ve ekledi: “İnsan hakları savunucularının tahliyelerin dışında bırakılması, hapsedilmelerinin siyasi niteliğine vurgu yapıyor. Örneğin Türkiye’de, temelsiz suçlamalarla tutuklu yargılanan gazeteciler, avukatlar, aktivistler ve muhalif siyasetçiler, hükümetin Nisan ayından bu yana 100 binin üzerinde kişinin tahliye edilmesine olanak sağlayan tedbirlerine rağmen cezaevinde. Türkiye hükümetinin hala pandemiden çok eleştiriden korktuğu ortada.” dedi.
Açıklamanın Türkiye ile ilgili bölümünde İnfaz Yasası’na değinilen açıklamada, siyasi tutukluların yasadan kapsam dışı bırakılması eleştirildi.

Bu kişiler arasında siyasetçiler, insan hakları aktivistleri, gazeteciler, akademisyenler ve hükümeti eleştirenlerin de yer aldığına dikkat çekilen açıklamada, “Basın özgürlüğü ve bağımsız sivil topluma yönelik süregelen baskılar, hijyen koşullarından yoksun cezaevlerindeki kalabalığı azaltmak üzere çıkartılan yeni yasanın, birçok gazeteci, insan hakları savunucusu ve yalnızca insan haklarını savunduğu için cezaevinde tutulan diğer kişilere fiilen ayrımcılık yapmasıyla sonuçlandı. Hak savunucularının birçoğu, sıklıkla muhalif düşüncelerini ifade etme cesareti gösteren veya hükümete muhalif olduğu varsayılan kişileri hedef almakta kullanılan terör suçlamalarıyla tutuklu yargılanıyor veya haksız yere mahkûm edildi. Bu kişiler arasında, baskıların başladığı 2015’ten bu yana tutuklanan birçok akademisyen, insan hakları savunucusu ve gazetecinin yanı sıra, gazeteci yazar Ahmet Altan, Kürt siyasetçiler Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak, iş insanı ve sivil toplum aktivisti Osman Kavala da bulunuyor” ifadelerine yer verildi.

Tutukluların sağlık durumuna dikkat çekilen açıklamada, “Selahattin Demirtaş daha önce cezaevinde kalbiyle ilgili sağlık sorunlarını bildirmişti. Her ikisi de 60 yaşın üzerinde olan Ahmet Altan ve Osman Kavala ise Kovid-19’a yakalanma konusunda yüksek risk grubunda yer alıyor” diye belirtildi.

İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ TÜRLERİNDEN BİLGİ EDİNME HAKKININ İHLALİ: (AHİS m.10, BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi m.19)

B- 07 Ağustos 2020; SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara, korona virüse ilişkin Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı veriler ile diğer kurumların açıkladığı verilerin çeliştiğini ifade ederek, sadece Ankara’da günlük 1000 vaka görüldüğünü belirtti.

C- 10 Ağustos 2020; TÜİK’in Mayıs 2020 dönemi işgücü istatistiklerine göre işsizlik artarken, istihdam azaldı. Son istatistikler Türkiye’de 15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta, her dört kişiden birinin işsiz olduğunu ortaya koyuyor. DİSK Araştırma Merkezi de Covid-19 etkisiyle geniş tanımlı işsizlik ve iş kaybı toplamının 17,2 milyona yükseldiğini belirtiyor.

7- TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ DÜZENLEME HAKKININ İHLALİ (AİHS m.11, AY m.34): 

A- 09 Ağustos 2020; Mersin’de 2005’te düzenlenen 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yürüyüşü nedeniyle ceza alan Gürsel Şenşafak’ın başvurusu ile ilgili AİHM, 15 yıl sonra düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlali kararı verdi.

Dönemin Büro Emekçileri Sendikası (BES) Mersin Şube Başkanı olan Şenşafak, 8 Mart günü yapılan yürüyüş ve basın açıklaması gerekçe gösterilerek yürüyüşte herhangi bir şiddet olayı olmamasına rağmen Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçlaması ile yargılandı ve 15 ay ceza aldı. 2012 yılında kararın Yargıtay’da onaylanmasının ardından cezaevine giren Şenşafak, verilen cezanın 4 ayını yattıktan sonra düşünce suçunu düzenleyen yargı paketinin yasalaşması sonrası tahliye edilmişti.

B- 10 Ağustos 2020; Kadın eylemlerinde yaşanan gözaltı ve saldırılarla ilgili açıklama yapan İHD, Anayasa’daki hakların ihlal edildiğini söyledi.

Açıklamada yasal süreçlerin başlatılacağı belirtildi. İnsan Hakları Derneği İzmir şubesi, Alsancak’ta 05 Ağustos 2020’de gerçekleşen iki farklı kadın eyleminin polis saldırısı ve göz altılarla sonuçlanması üzerine basın açıklaması yaptı.
Açıklamayı okuyan İHD Kadın Komisyonu’ndan Ayşenur Kizaroğlu yapılmak istenen eylemlerde ‘polisin çoklu hak ihlalleri uyguladığını, düşünce ve ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını engellediğini, işkence yasağını ihlal ettiğini’ söyledi.

C- 09 Ağustos 2020; Grup Yorum konserine müdahale eden polis 30 kişiyi gözaltına aldı.

Grup Yorum’un 09 Ağustos 2020’de saat 15.00’de Yenikapı’da gerçekleştireceği ‘9. Bağımsız Türkiye’ konseri polis tarafından engellendi.

8- BİRDEN ÇOK HAK İHLALİNİ İÇİNE ALAN:

BÖLGESEL İHLALLER:

A- 10 Ağustos 2020; İHD Diyarbakır Şubesi’nin raporuna göre 2020’nin ilk 6 ayında Doğu ve Güneydoğu’da gözaltına alınan 16’sı çocuk 769 kişiden 2’si çocuk 132 kişi tutuklandı, 638 ev ve iş yerine baskın düzenlendi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, ‘Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2020 Yılı İlk 6 Ay İnsan Hakları İhlalleri Raporu’nu açıkladı. Raporda, ihlaller; işkence ve kötü muamele, toplanma ve gösteri hakkına yönelik yasaklar ve müdahaleler, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, kadına ve çocuklara yönelik şiddet, ekonomik ve sosyal haklardaki kayıplar gibi birçok kategoride ele alındı.

Raporda;

– Evde kalma sürelerinin artması ve bu süreçte İnfaz Yasası’nda yapılan değişiklikler sonucu şiddet uygulayan erkeklerin serbest kalması ile birlikte kadınların şiddete maruz kalma oranları da artmıştır. Alternatif koruma mekanizmalarının yokluğuyla birlikte kadına yönelik aile içi şiddetin önlenmesi amacıyla imzalanan İstanbul Sözleşmesi’nin iptaliyle ilgili tartışmalar başlatılmıştır. Tablo bu denli ağır iken sözleşmeden çekilmenin, kadına yönelik şiddeti ve cinayetleri onaylamak ile eşdeğer bir anlam taşıdığı,

– “Dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle 1 kişi yaşamını yitirdi, 1 kişi yaralandı. Hapishanelerde 2 mahpus yaşamını yitirdi. 3 asker ve polis, intihar ettikleri iddia edilerek şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. 1 siyasi parti yöneticisi saldırı sonucu yaşamını yitirdi. 1 gazeteci ve 3 sağlık görevlisi gerçekleşen saldırılarda yaralandı. Silahlı çatışmalarda, 14 güvenlik görevlisi yaşamını yitirirken, 15’i de yaralandı. Çatışmalar arasında kalan 1 sivil yaşamını yitirdi. Silahlı örgütün eylemleri sonucu 15 kişi yaşamını yitirdi, 23 yaralandı. 1 kişi, silahlı örgüt militanları tarafından öldürüldü. Sınır hatlarında 1 kişi vurularak yaşamını yitirdi. 13 kişi ise donarak ölü bulundu. Mayın patlamalarında 1 çocuk yaşamını yitirdi. 3 çocuk, 12 kadın ve 4 erkek olmak üzere 19 kişi, kuşkulu bir biçimde ölü olarak bulunduğu,

– Çatışmalı bölgelerde bulunan 3 kent ve bu kentlere bağlı 13 ilçe sınırlarında bulunan onlarca bölgeyi kapsamına alacak şekilde toplamda, 8 kez özel güvenlik bölgesi ilanları edildiği ve belli bölgelerdeki ilanların periyodik şekilde uzatıldığı kaydedildi. 3 kent merkezi ve bu kentlere bağlı 3 ilçede bulunan 62 mahalle ve mahallere bağlı bulunan onlarca mezrayı kapsamına alacak şekilde toplamda, 7 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Ölen bir örgüt militanına ait cenazenin PTT aracılıyla kargoyla ailesine gönderildiğine yer verilen raporda, yaşamını yitiren örgüt militanlarının defin edildiği mezarlıkların en az 8 kez tahrip edildiği,

-20 kadının intihar etti, bir kadının da intihar teşebbüsünde bulundu, 14 kadın aile içi şiddet sonucu katledildi, 13 kadın ise maruz kaldığı şiddet sonucu yaralandı. 1 kadın cinsel saldırıya maruz kaldı. 8 kadın toplumsal yaşamda saldırı sonucu katledildi, 6 kadın ise maruz kaldığı şiddet sonucu yaralandı. 4 kadın cinsel saldırıya maruz kalırken, 1 kadın ise fuhuş yapmaya zorlandı. 3 çocuk intihar etti. 1 çocuk aile içi şiddet sonucu katledildi, 2 çocuk cinsel istismara maruz kaldı. 3 çocuk toplumsal yaşamda maruz kaldığı şiddet sonucu katledildi, 4 çocuk ise yaralandı. 204 çocuk cinsel istismara maruz kaldı. 2 çocuk okulda şiddet gördü,

– 61 kişinin gözaltı yerleri dışında, 22 tutuklunun cezaevinde işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı, 441 tutuklunun gerekçe gösterilmeden sürgün edildiği, 35 tutuklunun ise sağlık hakkı ihlaline maruz bırakıldığı,

-Gözaltına alınan 16’sı çocuk 769 kişiden 2’si çocuk 132 kişi tutuklandığı, 638 ev ve iş yerine baskın yapıldığı, belirtilerek, böylece yaşama hakkı, işkence yasağı, sağlık hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ihlallerinin net bir şekilde artış gösterdiği tespitlerine yer verildi.

II- CEZAEVİNDE YAŞANAN İHLALLER:

B- 06 Ağustos 2020; Tutuklandığında 5 ay boyunca yerde yatmak zorunda kalan, şu anda bir koğuşta 35 kişi ile birlikte kalan Fırat Mercan’ın ameliyat olması gerekiyor.

Silivri Cezaevi’nin içindeki hastaneye götürülen kronik böbrek hastası Fırat Mercan’a doktor, “Taşlar artık böbreğine zarar vermeye başlamış. Ameliyat olman gerekiyor.” dedi. Bu hafta içinde heyete tekrar görünecek olan Mercan’ın ameliyat olup olmayacağına heyetin vereceği rapora göre karar verilecek. Mercan hala ameliyat olmuş değil.

C- 08 Ağustos 2020; İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi Cezaevi Komisyonu, 21 Temmuz’da Maraş 1 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki tutuklularla yapılan görüşmeleri raporlaştırdı.

İnsan Hakları Derneği (İHD), Adana Şubesi Cezaevi Komisyonu, 21 Temmuz’da Maraş 1 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki tutuklularla yapılan görüşmeleri raporlaştırdı. Cezaevinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin raporda, mahkûmların psikolojik baskı altında olduğu ve tedavi haklarının engellendiği belirtildi.

Cezaevi girişinde heyet üyelerine eldiven verilmediği, dezenfekte işleminin yapılmadığı sadece ateş ölçümünün yapıldığının aktarıldığı raporda, cezaevi girişinde bazı gardiyanlarda maske olmadığı, olanlarında maskelerinin çene altında olduğu belirtildi.

Hasta tutukluların tedavisinin yeterince yapılmadığına dikkat çekilen raporda, öne çıkan ihlaller şöyle oldu:

– Yeterli temizlik ve hijyenik ortam olmadı, yeterli önlem alınmadı.

– Mahkûmların sosyal, kültürel faaliyetleri uzun süre kısıtlandı.

– ‘İnsan onuru’ ile bağdaşır şekilde sayım yapılmadı.

– Denetimli serbestlik hakkından faydalanma hakkını elde etmiş mahkûmlar bu haktan gerekçesiz bir şekilde faydalandırılmadı.

– Cezaevi idaresi ile mahkûmlar arasında görüşme ve iletişim sağlanmadı.

III- ÇOCUK HAKLARINA İLİŞKİN İHLALLER:

D- 10 Ağustos 2020; Diyarbakır Barosu’ndan PKK’ya ‘çocuk’ tepkisi.

PKK’ya yakın yayın organlarında bazı çocukların örgüte katılmalarına ilişkin haberlerin ve kız çocuklarının görüntülerinin yayınlanmasının ardından Diyarbakır Barosu ve Hak İnisiyatifi tepki gösterdi. Her iki kurum çocukların çatışmalardan uzak tutulmasını istedi.

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Komisyonu olaya sosyal medya üzerinden bir açıklama yaparak tepki gösterdi.

Savaşların ilk mağdurlarının her zaman çocuklar olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “UNICEF, ‘Bugün çatışmalara sahne olan ülke sayısı Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin benimsendiği 1989 yılından bu yana en yüksek düzeye ulaşmıştır. Günümüzde her dört çocuktan biri şiddetli çatışmaların ya da doğal afetlerin etkilediği ülkelerde yaşamaktadır. 28 milyon çocuk savaş ve güvensizlik gibi nedenler yüzünden evlerinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Bu çocuklardan pek çoğu okuldan birkaç yıl uzak kaldığı gibi gelecekteki eğitimleri ve kariyerleri açısından önem taşıyan eğitim belgelerinden de yoksun kalmaktadır. Çatışmalar ya da doğal afetler, çoğu başka ülkelere giden ya da kendi ülkesinde yerinden edilen 75 milyon çocuğun ve gencin eğitimini kesintiye uğratmıştır. Bu, tek tek her çocuk için kişisel bir trajedi anlamına gelmektedir. Bir kuşağın tamamının hayallerini terk etmesi insan potansiyelinin korkunç biçimde israfı demektir. Daha da kötüsü, eğitimsiz çocuklardan kayıp, hayal kırıklığı yaşayan ve öfkeli bir kuşak yaratılması ileride hepimizin bedel ödeyeceği tehlikeli bir risk sayılmalıdır’ şeklinde son derece önemli tespitler yapmıştır. Hangi sebeple ve kim tarafından uygulanırsa uygulansın, çocukların savaşlarda veya silahlı çatışmalarda kullanılması insanlık değerlerine ve insancıl hukuk ilkelerine aykırıdır. Çocuklar; savaşlarda, çatışmalarda ve düşmanlıklarda bir taraf haline getirilmemelidir. Sonuç olarak, ülkemizin de taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre 18 yaşına kadar her birey çocuktur. Çocukların hangi sebeple olursa olsun savaşların ya da çatışmaların tarafı haline getirilmesini kabul etmiyor ve kınıyoruz. Açıklamaya konu olan çocukların varsa derhal ailelerine teslim edilmesini, aileleri yoksa çocukların eğitim ve bakımlarını sağlayacak kurumlara teslim edilmesini talep ediyoruz. Savaş istemiyoruz, çocukların ölmesini istemiyoruz.” denildi.

IV- BİLDİRİLER:

E- 11 Ağustos 2020; 404 Yurttaştan “101 Aksaçlı”ya destek.

Tüm muhalefet güçlerine demokrasi ittifakında buluşma çağrısı yapan “Toplumun her kesimine adil ve özgür bir topluma ulaşmak için bütün muhalefet güçlerinin bir demokrasi ittifakında gecikmeksizin buluşması gerektiğini” söyleyen “101 Aksaçlı”ya 404 yurttaştan destek geldi.

“101 Aksaçlı”nın değerlendirme ve çağrılarına katıldığını ifade eden 404 yurttaş, ortak metinde şu ifadelere yer verdi:

“- Yalnızlaşan, itibarsızlaşan, demokrasi ve hukuk devleti anlayışından uzaklaşan, özgürlüklerin kısıtlandığı, hak arayışlarının bastırıldığı, her gün onlarca kadın cinayetinin işlendiği, kadın haklarının sıfırlanmak istendiği, medyası tek sesli hale getirilmiş bir ülkede;

– Cepheleşmenin, kin ve nefretin körüklendiği bir ortamda;

– Yakınlarımızın, dostlarımızın ve her tür hak arayışının ve muhalif sesin suçlu muamelesi gördüğünü, polis şiddetine ve adaletsiz mahkûmiyetlere maruz kaldığını izliyor, ülkemizi, halkımızı, kendimizi de tehdit altında görüyoruz.

– Bu durumun değişebilmesi için: iktidarın yurttaş seslerine ve gösterilerine kulak vermesini, muhalefetin en geniş demokrasi platformunu oluşturmak için harekete geçmesini istiyoruz.

– Bunun dünya halkları ve yurttaşları ile barışık bir ülkenin yaratılması için acil ve gerekli ilk adım olduğuna inanıyoruz.” denildi.

9- AYRIMCILIK YASAĞI VE EŞİTLİK İLKESİNİN İHALİ ( ANAYASA M. 10 AİHS M. 14)

A- 08 Ağustos 2020; Koç Üniversitesi’nden YKS’de derece yapan öğrenciye ‘KHK’ engeli.

Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda (YKS) 2020 Hatay Sayısal 1.’si olan İ.K., kayıt sırasında SGK belgesi sonrası ‘KHK’lı mısın’ denerek başvurusu reddedildi. Gerekçe sorulunca da “gizli” cevabı verildi.

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, YKS’de büyük bir başarı yakalayıp Koç Üniversitesi’ne kayıt yaptırmak isteyen öğrenci İ.K’nün uğradığı ayrımcılığı kamuoyuyla paylaştı. K., sınavda sayısal puan türünde Türkiye 598.’si olarak Hatay il birincisi olmayı başardı. Sınavda yaptığı dereceyle yüzde 100 burs ile Koç Üniversitesine başvurdu. Ancak kayıt sırasında SGK belgesi verince “KHK’lı mısın?” sorusuna maruz kaldı. Ardından başvurusu reddedildi. Red gerekçesi sorulunca da “Gizli, açıklayamayız” denildi. Duruma tepki gösteren HDP’li Gergerlioğlu, Koç Üniversitesi’ne “Bir açıklamanız var mı? Ayrımcılık KHK’dan mı!?” diye sordu. Koç Üniversitesi, kamuoyunda geniş yankı uyandıran haber konusunda açıklama yapmadı. Öğrencinin mezun olduğu okuldan ve çevreden aile üyelerine haberlerin geri çektirilmesi için yoğun baskı yapıldığı öğrenildi.

B- 11 Ağustos 2020; AKP İl Kadın Kolları Başkanlıkları, Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak’ın kadınlara yönelik hakaret içeren köşe yazısı nedeniyle 81 ilde suç duyurusunda bulundu.

Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak’a, İstanbul Sözleşmesi’ni konu aldığı “AKP’nin papatyaları” başlıklı yazısında İstanbul Sözleşmesi’ni destekleyen kadınlara yönelik kullandığı “fahişeler” şeklindeki kutuplaştırıcı ve ayrımcı ifadeleri büyük tepki çekmişti.

C- 11 Ağustos 2020; Fatih Tezcan’dan, bu kez İstanbul Sözleşmesi’ni savunanlara sosyal medya hesabı üzerinden hakaret.
Fatih Tezcan isimli şahsın ayrıştırıcı süregelen bir dil kullanması karşısında, cezasız bırakılması insan hakları örgütleri tarafından eleştiriliyor.

10- BASIN VE KİTLE İLETİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALİ: ( ANAYASA M.28 VD, AİHS M. 10, ABA M. II-11)
YASA M.28 VD, AİHS M. 10, ABA M. II-11)

A- 09 Ağustos 2020; Press In Arrest’ten 7 aylık “Türkiye’de Basın Özgürlüğü” raporu: 152 gazeteci yargılandı; en az 65 gazeteci tutuklu veya hükümlü olarak hapiste.

Press In Arrest’in “2020’nin İlk 7 Ayında Türkiye’de Basın Özgürlüğü” raporuna göre, 11 şehirde görülen 89 basın davasında en az 152 gazeteci yargılanırken, bu gazetecilerin 8’i beraat etti, 8’i hapis, 1’i para cezası aldı. 133 gazeteci hakkındaki yargılamaların halen sürdüğü belirtilen raporda, 2 gazeteci hakkındaki davanın ise düştüğü kaydedildi.
Raporda, yargı paketi, infaz düzenlemesi, çoklu baro ve sosyal medya yasaları ile, “Gazetecilerin daha da yalnızlaşmasının, toplumsal hafızanın yok edilmesinin, sansür ve oto sansürün derinleşmesinin önü açıldı” yorumu yapıldı.

“Koronavirüs karantinası döneminde dahi gazetecilere baskı katlanarak devam etti” tespiti yapılan raporda, Covid-19 pandemisi sürecinde 61 gazetecinin ya ifadeye çağrıldığı, ya gözaltına alındığı ya da hakkında suç duyurusunda bulunulduğu belirtildi.
Adli tatil başladı ancak en az 65 gazetecinin tutuklu veya hükümlü olarak hapiste olduğu belirtilen raporda, Temmuz ayında Türkiye’de 8 şehirde görülen 21 basın davasında, en az 46 gazetecinin toplamda 1 kez ağırlaştırılmış müebbet, 2 kez müebbet ile en az 411 yıldan 841 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı kaydedildi.

Pandemi döneminde 18 gazeteci hakkında dava açıldığı belirtilen raporda, “9 ilde 59 davada yargılanan 92 gazetecinin 5 kez ağırlaştırılmış müebbet, 1 kez müebbet ve en az 587 yıl 3 aydan 1513 yıl 15 gün hapsi istendi” denildi.

B- 06 Ağustos 2020; Kırşehir Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu, Belediye Meclisi toplantısında kadın gazeteciyi yaka paça dışarı attırdı. 

Meclis toplantısında, kaçak yapı iddiaları konuşulurken CHP’li üyeler, bu iddianın konuşulmasından rahatsız olarak, basın mensuplarının dışarı çıkarılmasını istedi. Bu esnada kaçak yapı iddiaları hakkında detaylı açıklama yapılmasını isteyen gazeteci Havva Karakaya, Belediye Kültür Müdürü Tuncay Polat tarafından tehdit edildi. Sonrasında Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu, AK Partili Meclis üyelerine dönerek, “Bu tetikçinizi alın ve salonu terk edin” sözleriyle hakaret etti. Ekicioğlu’nun sözleri üzerine CHP’li Meclis üyeleri Havva Karakaya’nın üzerine yürüyerek darp etti.

C- 12 Ağustos 2020; Bilal Erdoğan talep etti, arkadaşının ihale haberine erişim engeli geldi.

İstanbul Anadolu 8’inci Sulh Ceza Hâkimliği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın imam hatip lisesinden arkadaşı Aykut Emrah Polat’ın TMSF’nin düzenlediği ihaleyi 280 milyon TL’ye kazanmasına ilişkin habere erişim engeli getirdi. Bilal Erdoğan’ın talebi üzerine İstanbul Anadolu 8’inci Sulh Ceza Hâkimliğinin kararında konuya ilişkin ilginç ifadeler yer aldı. “Dilekçe ve ekleri ile talebe konu yayınlar incelendiğinde; talepte bulunan hakkında çoğunlukla galiz küfür ve hakaretlerden oluşan düşünce ve eleştiri hürriyeti ile telifi kabil olmayan paylaşımları ve fotoğrafları yayınladıkları, bu şekilde talepte bulunanın kişilik haklarının ihlal edildiği anlaşıldığından talebin kabulüne karar vermek gerekmiştir.”

D- 11 Ağustos 2020; Gazeteci Gökhan Özbek’in evinde gece vakti uygulama.
Polisler, saat 03.30’da gazeteci Gökhan Özbek’e yarın savcılığa gel dedi ve evden ayrıldı. Gökhan Özbek ve birçok gazeteci baskı niteliğinde olan bu uygulamaya tepki gösterdi.

11- KÖLELİK, KULLUK, ZORLA ÇALIŞTIRMA VE ZORUNLU ÇALIŞMA YASAĞI: ( AİHS Mad. 4, Anayasa Mad. 17 ve 18)

A- 06 Ağustos 2020; Korona Krizi, Manisa’daki Vestel Fabrikasında.

Geçtiğimiz günlerde, Vestel’in Manisa fabrikasında Covid-19 pozitif tanısı koyulan 3 işçi yaşamını yitirmişti. Şirket patronları işçilerin yaşamını yitirmelerine dair detay paylaşmazken, fabrikadan alınan bilgilere göre, işçilerin sağlıksız yemekler ve alınmayan sağlık önlemleriyle 7 gün 12 saat çalıştırdıkları öğrenilmişti. Fabrikadan sonradan alınan bilgilere göre, işçiler Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirmeye devam ediyor. Son bilgilere göre 7 işçi Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi. Yöneticilerin, test sonucu pozitif çıkan işçileri, “Temasa geçtiğin kişileri söyleme, yoksa seni işten çıkartırız” diyerek tehdit ettikleri belirtiliyor. Haftada 7 gün 12 saat çalıştıklarını belirten işçiler, “Aylardır ekmek arası bir kaşık yemek ve bir kâse çorba ile karnımızı doyurmaya çalışıyoruz. Üretim 12 saatlik 2 vardiya ile aralıksız devam ediyor, dolayısıyla fabrika dezenfekte edilemiyor.” ifadelerini kullandı.

B- 07 Ağustos 2020; Dardanel’de 153 işçi enfekte, 56’sı hastanede.

Çanakkale’de konserve ton balığı üreten ve binin üzerinde çalışanı bulunan Dardanel fabrikasında, Covid-19 teşhisi konulan işçilerin de yer aldığı ‘kapalı devre çalışma’ sistemi kamuoyu tepkisine rağmen devam ediyor.
İl Hıfzısıhha Kurulu, Çanakkale Belediyesi ve Çanakkale Valiliği’nin kararı doğrultusunda gündüz fabrikada çalışan işçiler, akşamları ise zorunlu olarak karantina yurtlarında tutuluyor.
Hastanede tedavi gören işçiler, kendileri dışındaki işçilerin semptomlarının ağır olmadığını bu nedenle çalışmaya devam ettiklerini belirtti. Enfekte olanlar ile olmayanlar arasında hiçbir ayrım yapılmış değil, enfekte olmayan diğer işçiler de risk altında kalmaya devam ediyor.

12- MÜLKİYET HAKKI: ( AİHS P1-1, Anayasa m. 35, İHEB m.17)

A- 11 Ağustos 2020; Kapatılan Zaman Gazetesi binası Bakırköy Adliyesi’ne ek hizmet binası oluyor.

Zaman Gazetesi hakkında İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 4 Mart 2016’da kayyum atanmıştı. Gazete, 27 Temmuz 2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 668 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de kapatılmıştı. Uzun süredir boş durumdaki Bahçelievler Yenibosna’da bulunan binaya, ‘Bakırköy Adliyesi Ek Hizmet Binası’ tabelası asıldı.

B- 11 Ağustos 2020; Çocuğu için KHK ile kapatılan özel okula erken kayıt yaptıran İsmail Bakioğlu ödemiş olduğu miktarı geri alamamıştı. Konu hakkında AYM’ye yapmış olduğu bireysel başvurusu reddedildi.

13- ÇEVRE HAKKI: (Anayasa m. 56, AİHS m. 2 ve 8 (içtihatlar ile), Biyo Çeşitlilik Sözleşmesi)

A-29 Temmuz 2020; Çukurbağ Yarımadası’nda kişiye özel imar planıyla yapılaşmaya açılan arazinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski iş ortağının şirketine devredildiği ortaya çıktı.

Antalya’nın Kaş ilçesinde yer alan Çukurbağ Yarımadası, geçen mayıs ayında çıkan yangınla ülke gündemine gelmişti. Özel mülk olan makilik ve zeytinlik arazide çıkan yangın, bölgenin imara açılacağı tartışmalarını da beraberinde getirdi. Ancak Çukurbağ Yarımadası’nın batı ucu zaten 1980’lerin ortalarından itibaren imara açılmış ve betonlaşmaya başlamıştı. Yanan araziler olmasa da yarımadada iki ayrı parsel bu endişelerin ardından onaylanan imar planıyla yapılaşmaya açıldı. Üçüncü Derece Doğal Sit Alanı olan Çukurbağ Yarımadası’nın bu vasfı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca Aralık 2018’de ‘Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’ olarak değiştirildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 9 Haziran 2020 tarihinde ise Çukurbağ Yarımadası ile Limanağzı bölgelerini kapsayan korunan alanlarla ilgili yeni imar planını askıya çıkardı. Hazırlanan planın Çukurbağ Yarımadası’nı kapsayan kısmında ‘ekolojik turizm’ vasfı verilerek imara açılan iki ayrı parselden biri yarımadanın doğu ucunda yer alan 46/48 ada parsel numaralı 119 bin metrekarelik araziydi. Kaş ilçe merkezi ile İnceboğaz Plajı arasında yer alan zeytinlik vasfındaki arazi, 2007 yılında aralarında Cihan Kamer’in de yer aldığı Erdoğan’a yakın iş insanları tarafından satın alınmış, daha sonra ise imara açılması için çalışma başlamıştı.

B- 10 Ağustos 2020; Ordu’da HES projesine tepki.

Ordu’nun Korgan ilçesinde yapılmak istenen Balamir HES’ine karşı aylardır karşı koymaya çalışan yöre halkı, jandarmayla karşı karşıya geldi. Çalışmanın yapıldığı alana gitmek isteyen vatandaşların yolu jandarma tarafından kesildi. Köylülerde fındık bahçelerinden dere yatağına giderek iş makinelerinin çalışması engelledi. Bir süre sonra makineler dere yatağından uzaklaştı.

14- İNSANLIĞIN ORTAK MAL VARLIĞINDAN YARARLANMA HAKKI: (DÜNYA KÜLTÜREL VE DOĞAL MİRASIN KORUNMASI SÖZLEŞMESİ, KENTTE İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ)

A- 09 Ağustos 2020; İstanbul’da tarihi camiye klima üniteleri takıldı.

1548 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından kızı Mihrimah Sultan adına, Mimar Sinan’a yaptırdığı Mihrimah Sultan Camii’nin Tıp Merkezi bölümünün bacalarına yerleştirilen klima üniteleri, tarihi dokuya zarar verdiği ve görüntü kirliliğine neden olması sebebiyle sosyal medyada tepkiye yol açtı.

B- 12 Ağustos 2020; Galata Kulesi’nde tartışmalı restorasyon.

İstanbul’un simge yapılarından Galata Kulesi’nde başlatılan restorasyon çalışmalarına İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat, tepki gösterdi. Galata Kulesi, geçtiğimiz aylarda Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmişti. Devrin ardından tarihi kuleyi müzeye çevirmek için restorasyon çalışması başlatıldı. Başlatılan restorasyon çalışması sırasında tarihi kulenin içindeki duvarlarının inşaat aletleri ile yıkılması tepki çekti.

Sosyal medya hesabından paylaşım yapan İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat, “İstanbul’un en önemli tarihi eserlerinden Galata Kulesi içerisinde yapılan akıl almaz uygulamaları acilen yetkili kurumların dikkatine sunuyorum. Suç niteliğinde uygulamaların derhal durdurulması ve tespiti için İBB Kültür Varlıkları Dairesi birimleri olay yerine nakledilmiştir” dedi.

Similar Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HUKUKİ DESTEK- WhatsApp
1