Lawyers In Exile

19 TEMMUZ – 29 TEMMUZ 2020 İNSAN HAKLARI İHLAL NOTLARI

Lawyers in Exile Platformu olarak, Türkiye’deki insan hakları ihlallerine dikkat çekmek, hak ihlallerine karşı duyarlılık ve farkındalık oluşturmak amacıyla, haftalık insan hakları ihlal notları başlığı altında bir çalışma hazırlamış bulunuyoruz. Bu çalışma, Türkiye’deki insan haklarının gelişim ve seyrine dair bir akıl defteri oluşturması düşüncesiyle belli aralıklarla hazırlanacaktır. Bu başlık altında, genel veya sübjektif, süregelen ya da anlık insan hakları ihlallerinin yanında, ihlallerin boyutunu göstermesi açısından muhtelif dernek, vakıf veya topluluklar tarafından hazırlanan raporlar, tarih ve ihlalin niteliğine göre kategorize edilerek sunulmaya çalışılacaktır. Maalesef ülkemizde hemen her gün bir yenisi yaşanan hak ihlallerinden gözden kaçanlar da olabilmektedir.

1- YAŞAMA HAKKININ İHLALİ: (AY m.15/2, 17/1, AİHS m.2, İHEB m.3, MvSHS m.6 ABTHŞ m.2)

A- 21 Temmuz 2020; Muğla’da Üniversite öğrencisi olan Pınar GÜLTEKİN, eski sevgilisi Cemal Metin Avcı tarafından vahşice katledilerek öldürüldü. Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal medya üzerinden binlerce kişi, kadın cinayetlerinin durdurulması ve artık gerekli adımların atılması konusunda tepkilerini dile getirdi. Mevcut hükümetin İstanbul Sözleşmesinden çekilmeyi düşündüğünü açıklamasından sonra yaşanan bu gelişme, aslında sözleşmeden çekilmek yerine sözleşmeye daha bağlı kalınması gerektiğini ortaya koymuş oldu.

2- ETKİLİ BİR CEZA SORUŞTURMASI YÜRÜTÜLMEMESİ NEDENİYLE YAŞAM HAKKININ İHLALİ: (AY m.15/2, 17/1, AİHS m.2, İHEB m.3, MvSHS m.6 ABTHŞ m.2)

A-20 Temmuz 2020; Adalet Bakanlığı, eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir ELÇİ’nin öldürülmesiyle ilgili davanın kamu güvenliği gerekçesiyle başka ile nakledilmesi yönündeki talebi reddetti. Yargılamanın olayın gerçekleştiği yerde yapılması açısından olumlu olarak karşılanan bu gelişmede, davanın nakline ilişkin talebin Adalet Bakanlığına yapılması yerine, yerel mahkemenin konuyu Diyarbakır Valiliği ve Emniyet Müdürlüğüne sorması eleştirilmişti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Tahir Elçi’nin 28 Kasım 2015’te öldürülmesiyle ilgili iddianameyi 4 yıl 5 ay sonra 26 Mart 2020’de hazırlamış, 10. Ağır Ceza Mahkemesi 3 Nisan 2020’de iddianameyi kabul etmişti. Yargılamanın hala başlamamış olması ve mahkemenin güvenlik endişesiyle dosyayı incelemekten imtina ederek emniyete müzekkere yazması heyetin baskı altında olduğunun ve dosyanın sürüncemede bırakıldığının açık göstergesi olarak görülüyor.

B- 20 Temmuz 2020; Suruç’ta 20 Temmuz 2015 tarihinde 33 kişinin hayatını kaybettiği, 150’den fazla kişinin yaralandığı canlı bomba saldırısının üzerinden beş yıl geçti. Davada tek sanık olarak yargılanan ve gar katliamının da sorumlularından biri olduğu belirtilen Yakup Şahin, avukatların yoğun talebine rağmen duruşmaya hiç getirilmedi. Bu konuda dosyada gerçekler ve gerçek sorumluları açığa çıkartacak adımlar hala atılmış değil.

C- 27 Temmuz 2020; AKP’li milletvekili Şirin Ünal’ın evinde bakıcı olarak çalışan Özbekistanlı Nadira KADİROVA’nın şüpheli ölümü, annesinin olay hakkında ilk defa yaptığı açıklama ile tekrar gündeme geldi. Ünal’a seslenen anne Kadirova: “Sen benim melek kızımı öldürdün, katilsin” dedi.

Özbek uyruklu Nadira Kadirova’nın 23 Eylül’de yaşamını yitirdiği olayla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada, 2 Mart’ta takipsizlik kararı verilmişti. Başsavcılığın söz konusu kararına, ailenin avukatı tarafından itiraz edilmiş itiraz dilekçesinde, delillerin özensiz ve dikkatsizce toplandığı ileri sürülerek, takipsizlik kararın kaldırılması talep edilmişti. Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliği, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda itirazın reddine karar vermiş böylece takipsizlik kararı kesinleşmişti. Mahkemenin ret gerekçesinde, “takipsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu” belirtilmişti. Kadirova’nın ağabeyi Muhammed Ali Kadirova ve ailenin avukatı Prof. Dr. İlyas Doğan, konuyu AYM’ye taşıyacaklarını ifade etmişti. Yaşanan olay üzerine yürütülen soruşturmadaki tutarsızlık ve ihmallere birçok sivil toplum örgütü tepki gösteriyor.

D- 29 Temmuz 2020; İstanbul Barosu, Rabia Naz VATAN’a verilen takipsizlik kararına itiraz etti.

Giresun’da 2018 yılında evinin önünde yaralı bulunan ve kaldırıldığı hastanede vefat eden henüz 11 yaşındaki Rabia Naz Vatan ile ilgili soruşturmaya savcının takipsizlik kararı vermesine İstanbul Barosu itiraz etti. İstanbul Barosu Rabia Naz Komisyonu, itiraz dilekçesi ile ilgili yaptığı açıklamada, “Rabia Naz dosyasının üzerinin kapatıldığını, delillerin karartıldığını açıkça görüyoruz. Ancak hâlâ bazı incelemelerle Rabia Naz’ın ölümü aydınlatılabilir” ifadelerini kullandı.

3- ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLİK HAKKI: (AY m. 19, AİHS m.5, İHEB m.3)

A- 17 Temmuz 2020; Melek ÇETİNKAYA tutuklandı.

Darbe girişiminin ardından müebbet hapis cezası alan askeri okul öğrencisi oğlunun hakkını arayan Melek Çetinkaya tutuklandı. Çetinkaya, “Suçu ve suçluyu övmek ve terör propagandası yapmak” ile suçlanıyor. Oğlunun haklarını her platformda dile getiren ve kendisine her gün ulaşılabilecek Melek Çetinkaya hakkında tutuklama tedbirinin uygulanabilmesi için gerekli olan kaçma şüphesini gösterir somut delil veya delil karartma şüphesi bulunmuyor. Yine tutuklama tedbirine gerekçe yapılan suç için kuvvetli bir şüphe bulunmamasının yanında isnat edilen suç öngörülen ceza miktarı bakımından tutuklama tedbirinin uygulanmasını gerektirecek nitelikte bir suç değil. Muhalif söylemleri susturmanın sayısız yöntemlerine bir yenisinin daha eklenerek “Suçu ve suçluyu övmek ve terör propagandası yapmak”suçlamalarının da muhalif söylemleri susturmanın yeni yolu olmasından endişe duyuluyor.

B- 21 Temmuz 2020; Diyarbakır’da biri 10 günlük diğeri 2 yaşındaki bebeğiyle tutuklanan Eylem OYUNLU‘nun tutukluluğuna yapılan itiraz reddedildi.

Diyarbakır’da Lice Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 17 Haziran’da “Örgüte yardım etmek” iddiasıyla sevk edildiği Lice Sulh Ceza Hâkimliği’nce tutuklanan Eylem Oyunlu, 10 günlük bebeği ve 2 yaşındaki çocuğuyla birlikte lohusa olarak Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderilmişti. Sulh Ceza Hâkimliği, tutukluluk tedbirinin 10 günlük ve 2 yaşındaki çocuklarıyla birlikte lohusa olarak kaçma şüphesinin söz konusu olmadığı ve bakmakla yükümlü olduğu iki çocuğu varken hakkında verilen tutuklama tedbirinin orantısız olduğu açıkça belli olan Eylem Oyunlu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olduğuna karar vererek, Oyunlu’nun tutukluluğunun devamına karar verdi.

Oysa ki 5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu’nun 16/4 maddesine göre, “Hapis cezası, gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş kadınlar hakkında geri bırakılır.” hükmü bulunuyor. Aynı Kanunun 16. maddesine göre, “yukarıdaki hüküm “tutuklular”hakkında da uygulanır.”

C- 24 Temmuz 2020; Yusuf Bilge TUNÇ nerede?

Yusuf Bilge TUNÇ’un kaçırılması iddiaları üzerine ailesinin, devlet nezdinde yapmış olduğu her türlü başvuru sonuçsuz kalmış bunun üzerine BM nezdinde yaptığı başvuru sonucunda; BM, Türkiye’den Yusuf Bilge TUNÇ’un durumu hakkında bilgi almak istemişti. Türkiye tarafından verilen yanıtın yeterli olmadığını düşünen BM ilgili birimi, dosyayı yakından takip edeceklerini belirtti.

D- 27 Temmuz 2020; 1000 gündür tutuklu olan iş insanı Osman KAVALA için “1000 gün oldu, aradığınız suç bulunamadı” sloganıyla kampanya başlatıldı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Aralık 2019’da Kavala’nın siyasi nedenlerle tutuklandığına hükmederek, ihlalin ortadan kalkması için derhal tahliye edilmesi çağrısı yapmıştı.

Kavala, ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılandığı Gezi davasından 18 Şubat 2020’de beraat etti ancak hakkında başka bir soruşturma olduğu gerekçe gösterilerek tekrar gözaltına alındı. Osman Kavala, 9 Mart 2020’de 15 Temmuz 2016 darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında “casusluk” suçlamasıyla bir kez daha tutuklandı. Bu dosyanın iddianamesi ise 5 aydır hazırlanabilmiş değil.

4- ADİL YARGILANMA HAKKININ İHALİ: (AY m.141/4, AİHS m.6)

A- 22 Temmuz 2020; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’da vahşice katledilen üniversite öğrencisi Pınar Gültekin ile ilgili yaptığı paylaşımında, “Caninin hak ettiği en ağır cezayı alacağından şüphem yoktur. Davanın bizzat takipçisi olacağım”dedi.

Her ne kadar yaşanan olay en sert şekilde kınanabilirse de Cumhurbaşkanlığı Sisteminde olması gereken sert kuvvetler ayrılığı ilkesinin ihlali niteliğinde olan bu açıklama ve süregelen bu nitelikteki açıklamalar, yürütmenin yargı üzerinde baskı oluşturmasına sebebiyet vermekte ve bir alışkanlık halini almakta olup kuvvetler ayrılığı ilkesi yönünden endişeyle karşılanmaktadır.

I- Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlali:

B- 20 Temmuz 2020; ölüm orucundaki avukatlar Ebru TİMTİK ve Aytaç ÜNSAL’ın da aralarında bulunduğu ÇHD üyesi 18 avukat için yapılan yargılama gittikçe uzuyor.

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, 20 Mart 2019’da iki avukatın da aralarında olduğu ÇHD üyesi 18 avukata toplam 159 yıl hapis cezası vermişti. Örgüt üyeliği’ suçundan Ebru Timtik 13 yıl 6 ay, Aytaç Ünsal 10 yıl 6 ay hapse mahkûm edilmişti. Sekiz avukatın tutuklu yargılandığı dava dosyası şimdi Yargıtay 16. Ceza Dairesinde inceleme aşamasında bulunuyor. Aytaç Ünsal 169 gündür, avukat Ebru Timtik ise 200 gündür “adil yargılanma” talebiyle ölüm orucunda. Yargıtay’dan çıkacak sonuca göre, ölüm orucundaki avukatların eylemlerini sürdürüp sürdürmeyecekleri de belli olacak. ÇHD’li avukatların dosyası 3 Şubat 2020 tarihinde Yargıtay 16. Ceza Dairesine gelmişti. Ebru Timtik ile Aytaç Ünsal’ın süresiz açlık grevini 5 Nisan 2020 de avukatlar gününde ölüm orucuna çevirmeleri üzerine,dosyanın bir an önce ele alınması için Yargıtay’a öncelik dilekçesi verilmişti. Ayrıca sürecin başından beri dosyayı izleyen 5 baro başkanının, Yargıtay 16. ceza dairesi nezdinde dosyayı anlatmasına ve dosyanın incelemeye alınması üzerinden 50 gün geçmesine rağmen halen karar verilmedi.

C- 22 Temmuz 2020; 22 Temmuz 2014’te kamuoyuna sahur operasyonu olarak yansıyan operasyon kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan polislerin yargılamasında altıncı yılına girildi. Birçok sanığın tutuklu olarak yer aldığı dosyada yargılamanın bu kadar uzun sürmesi açıkça makul sürede yargılanma hakkının ihlali olarak görülüyor.

II- Mahkemeye Erişim Hakkının İhlali:

D- 22 Temmuz 2020; Selahattin DEMİRTAŞ ile ilgili AİHM kararı uygulanmadı, dava AYM’ye taşındı.

HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 2005 yılında katıldığı bir televizyon programında görüşlerini açıkladığı için 10 ay hapis cezası aldığı davada AİHM, ihlal kararı verdi. Demirtaş’ın yerel mahkemeye yaptığı yeniden yargılama başvurusu reddedildi. Demirtaş’ın avukatlarından Mesut Beştaş, kararın kaldırılması için bir üst mahkeme olan Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptığı itirazın da reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu.

5- ÇALIŞMA HAKKININ ve ÖZEL YAŞAM HAKKININ İHLALİ: (Anayasa Mad. 49,AİHS Mad.8)

A- 20 Temmuz 2020; Muhammed Zekeriya ÖZDİL, çocuğu olmadığı halde, çocuklarını “FETÖ okullarında okutmaktan”ihraç edildi.

Batman’da kamuda görevli Muhammed Zekeriya Özdil, çocuğu olmamasına rağmen Gülen yapılanmasına ait okullarda çocuklarını okuttuğu öne sürülerek KHK ile ihraç edildi.

B- 23 Temmuz 2020; Yeğeni için aldığı bebek mamaları nedeniyle ‘Örgüte malzeme temin etmek’ iddiasıyla gözaltına alınan T.E. hakkında açılan soruşturma davaya dönüşmeden kapandı. Ancak T.E. bu nedenle 4 yıl sonra ihraç edildi.

Türkiye’de 15 Temmuz askeri kalkışmanın ardından kamudan hukuksuz gerekçelerle ihraç edilen on binlerce kişiye bir yenisi daha eklenmiş oldu. Van’da yaşayan T.E., yeğeni için yazılan reçeteyle 120 adet bebek maması aldıktan bir gün sonra gözaltına alınarak hakkında “Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” iddiasıyla soruşturma açılmıştı.

6- İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALİ: ( ANAYASA M. 25, 26, AİHS M. 10, İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ M. 19)

A- 21 Temmuz 2020; Pandemiyle ilgili yapmış olduğu açıklamalar sonrası hakkında soruşturma açılan Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Covid-19 İzleme Grubu üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala’ya, TTB üyesi 44 Tabip Odası, Dünya Tabipler Birliği (WMA) ve Avrupa Hekimler Daimi Komitesi (CPME) destek verdi. Dünya Tabipler Birliği’nin konuya ilişkin bildirisinde “Prof. Pala hakkında soruşturmaya yer olmadığı kararı vereceğinize inanıyoruz” ifadelerine yer verildi.

Pala suçlamaya konu olan söyleşisinde şu ifadeleri kullanmıştı:

“Türkiye’de henüz salgının tepe noktasını görmediğimizi düşünüyoruz. Ben 2-3 hafta kadar önce tepe noktasının 20-27 Nisan arasında gözlenebileceğini, ondan sonra bir azalma olacağını ve Haziran’ın 2. haftasına kadar da sönümleneceğini tahmin ettiğimi yazmıştım. Bu tahminin ne kadar geçerli olacağını bu hafta hep birlikte göreceğiz”

7- TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ DÜZENLEME HAKKININ İHLALİ (AİHS m.11, AY m.34)

A- 19 Temmuz 2020; Pınar GÜLTEKİN‘in öldürülmesini protesto eden kadınlara polis sert müdahalede bulundu. Protestocu kadınların gözaltına alındığı esnada polisin şiddet gösterdiği bir kadının sırtında darp izleri oluştu.

B- 20 Temmuz 2020; Suruç Katliamı anmasına müdahale. Kobaneli çocuklara oyuncak götürmek için 20 Temmuz 2015’te Urfa Suruç’taki Amara Kültür Merkezi’nin bahçesinde bir araya gelen ve canlı bomba saldırısında yaşamını kaybeden 33 genci anmak için merkezin önünde toplanan Suruç Aileleri İnisiyatifi üyelerine polis müdahale etti.

C- 24 Temmuz 2020; Sivil toplum kuruluşlarının, bugün Lozan Antlaşması’nın 97. yıldönümü nedeniyle 81 ilde bulunan Atatürk Anıtları’na çelenk bırakarak yapmak istediği anma programı yasaklandı.

Olaya ilişkin Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal’a konuşan ADD Genel Başkanı Hüseyin Emre Altınışık “Ortada resmi bir yazı yok, sadece telefon var. Şubelerimiz bu yasağın gerekçesini öğrenmek istedi ama sadece ‘Telefonla talimat geldi’ dediler. Bütün şubelerimiz 10 gün önce bulundukları yerde kaymakamlıklara ve valiliklere başvurularını yapmıştı. Yasal olarak bu tür etkinlikleri yapmak yönünde bir kısıtlama yok. Hukuk devletinde her şey yasalar çerçevesinde olmalı ve yazılı bir gerekçe olmalı. Son zaman şubeler aranıyor kısıtlandı deniliyor. Bu durum yasaklar zihniyetinin ne ölçüde işlediğini gösteriyor” dedi.

8- SAVUNMA HAKKININ İHLALİ: ( ANAYASA M. 36 AİHS M. 6/3, İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ M. 11)

A- 21 Temmuz 2020; Kamu avukatlarına ‘paralel baro’ baskısı.

Baro başkanları, iki bin üye sayısına ulaşarak genel kurula katılabilmeleri için kamuda çalışan avukatların yeni kurulacak barolara yönlendirilmeye başlandığını açıkladı.

B-22 Temmuz 2020; Müvekkilleriyle görüşmek isteyen avukatlara darp ve gözaltı: ‘Zorbalıkla avukatları yıldıramazlar’

Polis, Suruç katliamının 5. yıldönümünde hayatını kaybeden 33 kişiyi anmak için bir araya gelen gençlere biber gazı ve plastik mermi ile müdahale etti. (Yukarıda 7-B ile değinilen hak ihlali) Avukatlarla beraber 55 kişi gözaltına alındı. Müvekkilleriyle görüşmek için karakola giden avukat Ezgi Önalan ve Gökhan Soysal da darp edilerek gözaltına alındı. Sabaha karşı serbest bırakılan avukatlar “Zorbalıkla avukatları yıldıramazlar” diyerek suç duyurusunda bulundu.Gözaltına alınan yaklaşık 50 kişi hakkında 24 saat gözaltı kararı verildi.

C- 24 Temmuz 2020; Anayasa Mahkemesi, CHP’nin “Avukatlık Düzenlemesinde” yürütmesinin durdurulması için yaptığı başvuruyu reddetti. Çoklu baro sistemi olarak da kamuoyuna yansıyan yeni düzenlemeyle, avukatlar üzerindeki iktidar müdahalesinin daha da artmasından endişe ediliyor.

9- BİRDEN ÇOK HAK İHLALİNİ İÇİNE ALAN:

I- OHAL UYGULAMALARI:

A-20 Temmuz 2020; OHAL’in ilan edildiği 20 Temmuz 2016 tarihinden itibaren Kanun Hükmünde Kararnamelerin (KHK) damgasını vurduğu süreçte, KHK’lerle 125 bin 800 kamu personeli işinden edildi. Toplam 446 bin kişihakkında adli işlem yapıldı. On binlerce dava açıldı, bu davaların binlercesi hala sürüyor. 30 bini aşkın kişi de cezaevlerinde bulunuyor.

OHAL ilanından sonra Barış İçin Akademisyenler bildirisini imzalayan yüzlerce akademisyen, KHK ile mesleklerinden ihraç edildi. KHK ile ihraç edilenlerin kamuda ve özel sektörde işe girişleri büyük oranda engellendi. OHAL’de yaklaşık 50 gazetenin yayın hayatı son buldu. 17 televizyon kanalı kapatıldı, mallarına el konuldu.

89 belediyeye kayyum atanırken, aralarında dönemin HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu dokuz ismin milletvekilliği sona erdi ve Bu isimler terör örgütüne destek suçlamasıyla tutuklandı. Büyük bir kısmının tutukluluğu dört yıldır sürüyor.

OHAL’de toplamda 36 KHK yayımlanırken bu KHK’ler anayasa madde 15 e aykırı bir şekilde Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenmedi.

OHAL sürecinde yaşanan hükümet sistemi değişikliği ile geçilen Cumhurbaşkanlığı sistemi sayesinde OHAL kalıcı hale geldi.

B- 29 Temmuz 2020; İnsan Hakları İzleme Örgütü raporu: “Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni en çok ihlal eden Avrupa Konseyi üyesi devlet olma rekorunu koruyor”

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) raporu, polis ve bekçilerin uyguladığı işkence ve kötü muamele vakalarının artışına dikkat çekerken, iddiaların soruşturulmadığını ya da suçların cezasız bırakıldığını ortaya koyuyor. Rapora göre, Türkiye’de gözaltında işkence ve kötü muamele 15 Temmuz darbe girişiminden sonra dört sene içinde belirgin bir şekilde artış gösterdi. İnsan Hakları İzleme Örgütü Program Direktörü Yardımcısı Tom Porteous’a göre, güvenlik görevlilerinin uyguladığı ihlallere karşı işlenen suçların cezasız bırakılması, suçu işleyenlere yasaların üstünde olduklarına dair bir mesaj veriyor ve onları gözetimlerindeki kişilere kötü muamele etmeye teşvik ediyor. Raporda muhalefetin işkence ve kötü muamele iddialarıyla ilgili verdiği soru önergelerinin çoğunun cevapsız bırakıldığıbelirtilerek, “İçişleri Bakanlığı, Şanlıurfa’da 55 erkek ve kadına işkence edilmesi iddialarına ilişkin bir soruyu ‘güvenlik güçlerine karşı asılsız ifadeler ve karalama kampanyaları’ olarak niteleyerek reddetti” deniyor. Raporda Şanlıurfa Barosu’nun, Mayıs 2019’da polisin Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinde 55 erkek ve kadına gözaltında cinsel istismar, elektrik şoku ve dayak yoluyla işkence ve kötü muamelede bulunduğu bir olayı belgelediğine dikkat çekiliyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü raporunda, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni en çok ihlal eden Avrupa Konseyi üyesi devlet olma rekorunu koruduğu vurgulanarak, “İhlal kararlarının yüzlercesinde insanlık dışı, aşağılayıcı muamele ve işkence ihlalleri ile bu ihlallerin soruşturulmadığı tespit ediliyor” deniyor. Raporla ilgili olarak DW Türkçe’ye konuşan İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Direktörü Emma Sinclair-Webb, işkence ve kötü muamele iddialarının çoğu zaman resmi makamlar tarafından soruşturulmadığını, soruşturulan iddialara ise takipsizlik kararı verildiğini dile getirdi. “Hukuki evrakları, mağdur beyanlarını, doktor raporlarını inceledik. Resmi makamlar olayları reddedince, ‘Biz mağdur şikâyetlerini hiçbir şekilde ciddiye almıyoruz ve soruşturmayacağız. Polisin yaptığı doğrudur, polisin tarafını tutuyoruz’ anlamına geliyor” dedi.

II- ÇOCUK HAKLARINA İLİŞKİN İHLALLER:

C-24 Temmuz 2020; Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi “Türkiye’de 2008-2019 yılları arasında Güvenlik Birimlerine getirilen çocuk sayısı 3 milyon 840 bin 723‘e ulaştı” dedi.

Suça sürüklenen çocuklarla ilgili rapor hazırlayan İlgezdi, son 12 sene içerisinde suça sürüklenen çocuk sayısının 2,6 kat arttığını açıklayarak, “2008 yılında 62 bin 430 olan suça sürüklenen çocuk sayısı 2019 yılında yüzde 170 artışla 168 bin 250’ye yükseldi. 2008-2019 yılları arasında suça sürüklendiği gerekçesiyle hakkında işlem yapılan çocuk sayısı 1 milyon 375 bin 977 oldu” diye konuştu.

III- MÜLTECİ HAKLARINA İLİŞKİN İHLALLER:

D- 19.07.2020; Van Gölü’nde batan teknede hayatını kaybedenlerin sayısı 56’ya yükseldi.

Van Gölü’nde göçmenleri taşıyan tekne için yapılan çalışmalarda iki kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı. Hayatını kaybedenlerin sayısı 56’ya yükseldi.

E- 27 Temmuz 2020; Türkiye’deki bazı Uygur Türklerinin üçüncü ülkelere oradan da Çin’e gönderildiği iddiası.

Türkiye’de 50 bin civarında Uygur Türk’ünün mülteci statüsünde olduğu tahmin ediliyor. Aktivistler ekonomik baskılar yüzünden sınır dışı etmelerin, Çin’e iadelerin daha kolay olduğu üçüncü ülke üzerinden yapıldığını iddia ediyor. Avukat İbrahim Ergin, Çin’den Türkiye’ye yoğun iade talepleri olduğunu, Uygur Türk’leri için üçüncü ülkelerden gelen iade taleplerinin arkasında Çin’in olduğunu belirtti. The Sunday Telegraph gazetesi de bu kanaati teyit eder bilgilere ulaştı.

Telegraph Gazetesinde yer alan iddialara göre Doğu Türkistanlıları doğrudan Çin’e göndermeyi reddeden Ankara, bazı sığınmacıları Tacikistan gibi üçüncü ülkelere sınır dışı etti. İddiaya göre Aimuzi Kuwanhan isimli 59 yaşındaki Kaşgarlı bir kadın önce İzmir’de bir merkeze alındı oradan Tacikistan’a gönderildi. İddialara göre Kuwanhan geçen yaz aniden ortadan kayboldu. Kuwanhan iki hafta sonra ailesiyle iletişime geçtiğinde telefon kayıtları kadının en son İzmir’deki geri gönderme merkezinde olduğunu gösteriyordu. Türk yetkililerin sınır dışı edilme olaylarını yalanlamalarına rağmen kadından bir daha haber alınamadı. Ailesi, Kuwanhan’ın Çin’e iade edildiğine düşünüyor. Ailesinin tutuğu bir avukat, Kuwanhan’ın Tacik pasaportu olmamasına ve orada hiç bulunmamasına rağmen Tacikistan’a yollandığını belirtti.

IV- CEZAEVİNDE YAŞANAN İHLALLER:

F-17 Temmuz 2020; Van’daki Cezaevlerinde temel haklar askıya alındı;

İnsan Hakları Derneği Van Şubesi, yapılan başvurular ve basına yansıyan haberler doğrultusunda, hükümlü ve tutukluların salgın hastalık sürecinde sağlık, eğitim ve sosyal durumlarının tespit edilmesi için başlattığı çalışmanın raporunu yayınladı. Raporda Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu, Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ve Van F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarında mahpusların Covid-19 salgın hastalığı ve normalleşme sürecinde yasal haklarının kullandırılmadığı, yasal haklarının hukuki gerekçelerden yoksun olarak engellendiği, salgın hastalık döneminde koğuş dışına çıkarılan mahpusun üst aramasının yapılması, sosyal mesafe kurulanın ihlal edildiği, dezenfektan, ıslak mendilin maske ve eldivenin satın alma ile ulaşabildikleri ve yüksek fiyatta olması, temizlik malzemelerinin sınırlı ve yetersiz temin edildiği, cezaevi kampüs alanında çıkarılmamasına rağmen tedavi hakkını kullanmak isteyen mahpusun 15 günlük karantina sürecine maruz bırakılması ve şartların çok zor olması, mahpus karantinaya girmemek için tedavi hakkından feragat ettiği yer aldı.

G-22 Temmuz 2020; Marmara bölgesinde bulunan cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri;

Marmara bölgesinde bulunan cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD)Marmara Hapishaneler Komisyonu Sözcüsü Av. Destina Yıldız ve İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyesi Mehmet Acettin; “Tutukluların aile, arkadaş ziyaretleri ve tüm sosyal faaliyetleri engellenmiş durumda. Kaldıkları hücre dışında başka bir yere çıkamıyorlar. Bir anlamıyla ceza içinde aslında tekrar ceza uygulanıyor. Mahpusların bir an olsun tecrit ortamından sıyrılabilmeleri için var olan faaliyetlerin yasaklanmasıyla tecrit artırıldı, Ayrıca hastaneye götürülmeme ve hastaneye götürülürken bile hastane dönüşünde iki hafta boyunca tek kişilik hücrede karantina altında tutma uygulaması nedeniyle tutuklular hastaneye gitmekten çekiniyor. Çünkü hastaneden dönen herkes Kovid-19 olsun olmasın hücrelerde iki hafta boyunca tutuluyor. Adaletsizlik alabildiğince yaygınlaşmış. Hak ihlalleri de zaten hat safhaya varmış. Buna karşı insan hakları ve sivil toplum örgütleri bir araya gelip ortak zeminde ortak hedefler doğrultusunda bir çaba sarf etmeli. Ayrıca bu itirazın sokağa yansıması gerekiyor” diye konuştu.

H- 29 Temmuz 2020; Konya Seydişehir T Tipi Cezaevinde korona vakaları artıyor.

Seydişehir T Tipi Cezaevinde A5 koğuşunda 10 gün önce 8 olan korona virüs vakası iki katına çıkarak 16’ya yükseldi. 27 kişinin kaldığı koğuşta vakalarda iyileşme gözlenmezken, yakınlarından telefonla dahi bilgi alamayan ailelerin endişeleri artıyor. Tedavi için hastaneye ancak durum ağırlaşınca çıkarılıyor ve ailelere bilgi verilmiyor veya hastanede olduğu halde cezaevinde bilgisi veriliyor.

V- BİLDİRİLER:

I- 21 Temmuz 2020; Kendilerini “aksaçlı” olarak niteleyen 101 kişi bildiri yayınladı: Gençler size dayatılan cepheleri aşın, birlik olun.

Aralarında Orhan Pamuk, Rakel Dink, İlhan Tekeli, Tarhan Erdem, Ali Bayramoğlu, Cihangir İslam, Hayri Kırbaşoğlu, Fehmi Koru, Müjde Ar, Bülent Ortaçgil, Zülfü Livaneli ve Genco Erkal gibi farklı kesimlerden 101 “aksaçlı” iktidara, muhalefete ve gençlere seslenen bir bildiri yayımladı.

“Farklı kesimlerden, farklı geçmişlerden, farklı siyasetlerden gelen; uzun yılları arkasında bırakmış biz aksaçlılar, ülkemizin adil ve özgür bir toplumda, sulh sükûn içinde yaşamayı hak eden bütün insanlarına, özellikle de umudumuz olan gençlere sesleniyoruz” diye başlayan bildiride iktidara, muhalefete ve gençlere ayrı ayrı seslenildi. Bildiride iktidar, “Elinizde iktidar gücü var. O güce dayanarak, rıza değil dayatmayla yönetmeye çalışıyorsunuz” diye uyarıldı, muhalefete “demokrasi ittifakı”, gençlere “Size dayatılan bölünmeleri, düşmanlıkları, sahte cepheleri aşın, birlik olun, sesinizi yükseltin” çağrısı yapıldı.

VI- YEREL YÖNETİMLERE YAPILAN BASKILAR:

İ- 22 Temmuz 2020; Görevden uzaklaştırılan HDP’li Batman Belediye Başkanı Mehmet DEMİR gözaltına alındı.

Terör soruşturması kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan, İçişleri Bakanlığınca görevinden uzaklaştırılan HDP’li Batman Belediye Başkanı Mehmet Demir gözaltına alındı. Batman’da terör soruşturması kapsamında aralarında 23 Mart’ta gözaltına alınarak İçişleri Bakanlığınca görevinden uzaklaştırılan HDP’li Belediye Başkanı Mehmet Demir’in de bulunduğu 12 şüpheli adli kontrol hükümlerince serbest bırakılmış, Demir, hakkında devam eden adli işlem süreçleri göz önünde bulundurularak, İçişleri Bakanlığının onayıyla geçici bir tedbir olarak görevinden uzaklaştırılmıştı.

10- AYRIMCILIK YASAĞI VE EŞİTLİK İLKESİNİN İHALİ( ANAYASA M. 10 AİHS M. 14)

A- 19 Temmuz 2020; HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu’ndan “Kürt Düşmanlığı” raporu;

Halk sağlığının öncelemesi gereken böylesi bir dönemde HDP’li 14 belediyeye kayyım atandı, 4 belediye meclis üyesigörevinden alındı, belediye eş başkanları mesnetsiz iddialarla tutuklandı, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın HDP’li belediye meclis üyelerinin toplantılara katılmaları engellendi. Kayyımların ilk icraatı Kürt dili ve kültürüne dönük saldırılar olurken, belediyelerin kadın özgürlük mücadelesi bağlamında hayata geçirdiği projeler de saldırıların hedefi oldu. Çalışmamızda tespit edebildiğimiz kadarıyla salgının en yoğun yaşandığı 3,5 ayda en az 84 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kaldı. Kadın hakları aktivistleri, gazeteciler, kötü çalışma koşullarını protesto eden sağlık çalışanları ve iktidar gibi düşünmeyen 444 vatandaş hukuksuz bir şekilde gözaltına alındı.Gözaltına alınanların 93’ü de tutuklandı ve cezaevine gönderildi. Sadece dün bir gün içerisinde Diyarbakır’da çeşitli kurumlarda kadın çalışması yürüten TJA çatısı altında kadın haklarını savunmaya yönelik 24 kadın gözaltına alındı. Pandemi sürecinde belki de ülkenin tarihine geçecek utançlarından biri olarak ifade edebileceğimiz cenazelere ve mezarlıklara yapılan saldırılara da tanıklık ettik.Agit İpek’in cenazesi Adli Tıp’tan ailesine kargo ile gönderildi. Pandemi sürecinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin kapsamlı bir rapor oluşturduk” dedi.

B- 20 Temmuz 2020; Osmaniye’nin Fakıuşağı Mahallesi’nde “Keyf-i Künefe” isimli bir tatlıcı, mekân girişine “LGBT’ye kapalıyız” yazısı astı.

C- 19 Temmuz 2020; Saadet Partisi ilçe başkanının hedef gösterdiği fotoğrafçı Başak ÖNAY linç edildi.

Kocaeli‘nin Karamürsel ilçesinde fotoğrafçılık yapan Başak Onay, Onur Haftası‘na farkındalık yaratmak için çektiği LGBTİ+ temalı fotoğraflar nedeniyle bir süredir tehdit ediliyordu. İki erkek modelin birlikte fotoğraflarını çeken Onay, aldığı ölüm tehditleri yüzünden bir süredir fotoğraf stüdyosuna polis eşiğinden gidip geliyor.

D- 19 Temmuz 2020; Sivil toplum kuruluşlarından engellilerin ücretsiz seyahat hakkını askıya alan karara tepki.

Türkiye Engelliler Meclisinin Manisa İl Engelli Meclisi öncülüğünde 23 sivil toplum kuruluşu ortak bildiri yayımlayarak, engellilerin ücretsiz seyahat hakkını askıya alan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının bu uygulamasına tepki gösterdi.

E- 23 Temmuz 2020; Ayasofya’da 24 Temmuz’da cuma namazı kılınacak.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş: “Ey insanlar, Ayasofya Camii’nin kapıları, tıpkı Süleymaniye, Selimiye, Sultanahmet ve diğer camilerimiz gibi, hiçbir ayrım gözetmeksizin Allah’ın bütün kullarına açık olacaktır.” demesine rağmen davetiye gönderilenler listesinin bu söylemle bağdaşmadığı ortaya çıktı. Ayasofya Camii’nde kılınacak cuma namazı için siyasetçiler, milletvekilleri, bürokratlar, yabancı devlet ve din adamlarının da aralarında bulunduğu 500 kişiye davetiye gönderilip muhalefetten isimlerin davetiye listesinde yer almaması, Ayasofya’nın siyasi bir argüman olarak kullanıldığını ortaya koymuş olması açısından çarpıcı bir örnek. Ortodoks Hıristiyanlar tarafından da kutsal kabul edilen ancak sadece Müslümanların ibadetlerine açık olan Ayasofya’nın siyasi söylemler uğruna ayrımcılığın ve ibadet hürriyeti ihlalilin bir sembolü haline geldiğine yönelik sivil toplum örgütleri tarafından sert eleştirilerde bulunuluyor.

F- 23 Temmuz 2020; Netflix’e yakın kaynaklar doğruladı: ‘Şimdiki Aklım Olsaydı’ dizisi eşcinsel karakter nedeniyle iptal edildi.

Netflix’in ‘Şimdiki Aklım Olsaydı’ dizisini eşcinsel karaktere izin verilmemesi nedeniyle çekimlere 1 gün kala iptal ettiği ortaya çıktı.

G- 24 Temmuz 2020; Öldürülen Fatma ALTINMAKAS’ın şikayetinin, Kürtçe tercüman olmadığı için alınamadığı ortaya çıktı.

Muş’ta evli olduğu erkeğin kardeşi Sinan Altınmakas tarafından cinsel saldırıya maruz bırakılmasının ardından şikayetçi olduktan sonra eşi tarafından katledilen 6 çocuk annesi Fatma Altınmakas’ın, şikayette bulunmak için jandarma karakoluna gittiği, ancak karakolda Kürtçe tercüman olmadığı için şikayetinin anlaşılmadığından tam olarak alınamadığı ortaya çıktı. Kardeşi tarafından Türkçe bilmediği belirtilen Fatma Altınmakas gördüğü darp ve cebiri bile ifadesine geçiremedi. Karakol ifadesinin ardından aynı gün Muş Adli Tıp Kurumu’na giden Altınmakas’ın yapılan muayenesinde darp gördüğü kaydedildi. Muş Valiliğinden yapılan açıklamada ise Fatma Altınmakas’ın Türkçe bildiği, avukat huzurundaki yazılı beyanıyla Türkçe ifade verdiği, avukat ya da Kürtçe tercüman talebinde bulunmadığı iddia edildi.

H- 29 Temmuz 2020; Annesi KHK’lı olduğu için burs vermediler.

Gaziantep’te bir özel eğitim kurumu, Türkiye’de yüzdelik dilimde ilk 0,26’ya giren lise öğrencisinin, burs başvurusunu reddetti. Çocuğunun emsallerinin %100 burslu olarak okumaya hak kazanmasına rağmen kendisinin KHK’lı olması gerekçesiyle çocuğunun burs başvurusunun reddedildiğini öğrenen anne, beni en çok yaralayan çocuğumun fişlenmesidir dedi.

11- AYRIMCILIK YASAĞI VE EŞİTLİK İLKESİ KAPSAMINDA POZİTİF AYRIMCILIKTAN YARARLANMA HAKKI ( ANAYASA M. 10, AİHS M. 14, MVSHS 26)

A- 23 Temmuz 2020; Tutuklama tedbiri ölümden sonra geldi. Cinsel saldırı mağduru Fatma ALTINMAKAS’ı öldüren eşi tutuklandı. Ancak cinsel saldırı suçunun faili olan Sinan Altınmakas, adli kontrol tedbirleri yeterli görülerek serbest bırakılmıştı.

Muş’un Malazgirt ilçesine bağlı Gölağılı köyünde yaşayan 6 çocuk annesi Fatma Altınmakas, eşinin kardeşi tarafından sistematik cinsel saldırıya uğraması üzerine karakola giderek eşinin kardeşinden şikâyetçi olmuştu. Fatma Altınmakas’ın şikâyeti üzerine gözaltına alınan Sinan Altınmakas iki gün sonra serbest bırakıldı. Olaydan bir kaç gün sonra Fatma Altınmakas’ın eşi Kazım Altınmakas yaşanan olayın mağduru eşi Fatma Altınmakas’ı öldürdü. Olayın duyulmasının ardından sosyal medyada kadın cinayetleri platformları ve örgütleri, Fatma Altınmakas’ın serbest bırakılan tecavüzcüsü Sinan Altınmakas’ın tutuklanması için kampanyalar başlattı. Bu durumve daha yaşanacak birçok durum karşısında bir türlü etkin önlem alamayan sorumlular, sivil toplum örgütleri tarafından çokça eleştiriliyor.

12- BASIN VE KİTLE İLETİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALİ: ( ANAYASA M.28 VD, AİHS M. 10, ABA M. II-11)
YASA M.28 VD, AİHS M. 10, ABA M. II-11)

A- 21 Temmuz 2020; RTÜK’ün TELE 1’e ve Halk TV’ye verdiği “ekran karartma” cezasına mahkemeden durdurma. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından TELE 1 ve Halk TV kanalına verilen beş günlük “ekran karartma” cezasında, mahkeme yürütmeyi durdurma kararı aldı.

Tele 1’e verilen ceza için 30 Nisan 2020 ve 24 Mayıs 2020 günlerinde yayınlanan ‘Karanlıktan Aydınlığa’ isimli programda Diyanet İşleri Başkanlığı’na yönelik eleştiriler gerekçe gösterilmişti. İlahiyatçı yazar Cemil Kılıç’ın şu sözlerinin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tüzel kişiliğinin hedef alındığı savunulmuştu: “Bugün Türkiye’de öyle anlaşılıyor ki öyle bir rejim kurulmaya yani teokratik bir rejim kurulmaya çalışılıyor. Türkiye’de kurulmak istenen teokratik halife sultan rejimidir. Ben Diyanet’i Müslüman dairesi içinde görmüyorum mesela. Belki aynı şekilde Cumhurbaşkanının inanç dünyasını da İslam’ın içerisinde görmüyorum. Muaviye gibi bir sultan mı olmaya çalışıyor mesela Cumhurbaşkanı?”

Halk TV için, Gazeteci Ayşenur Aslan’ın 16 Haziran 2020 Salı günü yayınlanan ‘Medya Mahallesi’ programına, gazeteci konuğu Hüsnü Mahalli’nin, “Türkiye’nin derdi ne biliyor musun? Mısır’ı karıştırmak, Libya üzerinden Sudan’ı karıştırmak…” ifadeleri ceza için gerekçe gösterilmişti.

Genel yayın türünde, ulusal düzeyde yayın yapan kanallara mevcut yasa kapsamında RTÜK tarihinde ilk kez ekran karartma cezası uygulanacaktı.

B- 21 Temmuz 2020; Aziz ORUÇ tahliye edilmedi.

Türkiye’de hakkında açılan davalar nedeniyle farklı yollardan Ermenistan’a gitmek isterken yakalandığı İran’da, işkence yapıldıktan sonra Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesi sınırına terk edilmesiyle 11 Aralık 2019 tarihinde gözaltına alınıp, tutuklanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri gazeteci Aziz Oruç bugün ilk defa hâkim karşısına çıktı. Oruç hakkında savcılık aşamasında açık tanıklık yapan 2 kişi ise, Oruç’un örgütsel bir faaliyetine tanıklık etmediklerini, iddianamede geçen ifadelerin de “polisin yorumu” olduğunu söyledi. Mahkeme, gazeteci Oruç’un tutukluluk halinin devamına, diğer 2 tutuklunun ise tahliyesine karar verdi.

C- 23 Temmuz 2020; CHP’li İlgezdi, Medya ve Özgürlük Raporu‘nu açıkladı.

Türkiye’de 2003-2016 yılları arasında Basın kanununa muhalefet ettiği gerekçesiyle sanık sandalyesine oturan 16.458 kişiden 5.084’ü mahkûm oldu. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından da toplam 708 sarı basın kartı iptal edildi..

Ankara-(TBMM) CHP İstanbul Milletvekili ve PM Üyesi Gamze Akkuş İlgezdi’nin açıkladığı rapora göre, 14 yıllık AKP iktidarı döneminde, haftada 7 kişi Basın Kanununa Muhalefet ettiği gerekçesiyle yargılandığı davalarda hüküm giydi.

Adalet Bakanlığı verilerine göre, 5187 SAYILI Basın Kanununa muhalefet gerekçesiyle sanık olan 16 bin 458 kişiden, 5.084’ü suçlu bulunarak cezalandırıldı. Aynı dönemde 4642 kişi ise yargılandığı davalardan beraat etti.

D- 24 Temmuz 2020 (Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü); AKP iktidarında en az 721 gazeteci tutuklandı.

Sezgin Tanrıkulu’nun hazırladığı raporda gazetecilerin en çok OHAL’in uygulandığı 2016 ve 2017 yıllarında tutuklandığı belirtildi.24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’nde onlarca basın emekçisi tutukluyken, her gün gazetecilere yönelik gözaltılar, davalar ve soruşturmalar ise devam ediyor. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’ne ilişkin hazırladığı raporda, 18 yıllık AKP iktidarında en az 721 gazetecinin tutuklandığını ifade etti. En çok tutuklamanın ise OHAL’in uygulandığı 2016 ve 2017 yıllarında yaşandığı belirtildi.

Raporda, şu verilere yer verildi:

17 Temmuz 2020 tarihi itibarıyla Türkiye’de en az 93 gazeteci ve medya çalışanı, tutuklu veya hükümlü olarak cezaevinde bulunuyor.

İşinden edilen gazeteci sayısı 10 binin üzerinde. Çalışan gazeteciler içinde de yandaş olmayanların sarı basın kartları iptal edildi.

E- 25 Temmuz 2020; Katledilen Fatma Altınmakas’ınhaberlerine erişim engeli!

Twitter’da #FatmaAltınmakasaSesOl etiketi ile yapılan paylaşımlarda yer alan ve Fatma Altınmakas cinayetinin arka planını sorgulayan haberlere erişim engeli getirildi. Muş Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünün başvurusuyla mahkeme, Mezopotamya Haber Ajansı’nın haberleştirdiği bilgilerle, Evrensel.net’te yayımlanan “Öldürülen Fatma Altınmakas’ın kardeşi: Ablam toplumsal baskıyla öldürüldü” başlıklı habere erişim engeli getirdi. Mahkeme kararında, bu haberin yanı sıra pek çok haber sitesinde Fatma Altınmakas cinayetine dair haberlere de erişim engeli getirildiği görülüyor.

F- 29 Temmuz 2020; Sosyal medya sansürü TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.

Sosyal medya düzenlemesi ile Türkiye’den günlük ziyaretçi sayısı 1 milyonu geçen sosyal medya platformları için Türkiye’de temsilci bulundurma zorunluluğu getiriliyor. Aynı düzenleme ile sosyal medya platformlarının Türkiye’deki kullanıcılarının verilerinin de Türkiye’de saklanması sağlanıyor. İçerik kaldırma taleplerinin yerine getirilmemesi halinde ise platformlara para cezası, bant genişliği daraltma ve engelleme gibi yaptırımlar öngörülüyor. Verilecek kararlar bakımından sulh ceza hâkimliklerinin yetkili kılınması, basın ve kitle iletişim özgürlüğü açısından endişe verici olarak görülüyor. HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu: “Anayasa Mahkemesi kararlarını takmayan Sulh Ceza Mahkemeleri sosyal medya yasağı getirecek.” dedi. Son 3 ayda 415 bin web sitesinin engellendiğini söyleyen CHP’li Utku Çakırözer, ”Biz daha kanun çıkmadan internet sansüründe dünya rekortmeniyiz” dedi.

13- ÇEVRE HAKKI (Anayasa Mad. 56, AİHS Mad. 2 ve 8 (içtihatlar ile), Biyo Çeşitlilik Sözleşmesi)

A- 24 Temmuz 2020; Sazlıbosna‘da 1 milyon metrekarelik araziden sonra Şamlar Köyü’nün 2 milyon metrekarelik arazisi de Kanal İstanbul projesi gerekçesiyle önce Hazine’ye, oradan da TOKİ’ye geçti. Arazilere imar planlarında konut ve ticaret fonksiyonu verildi. Meraya lüks konut projeleri ve AVM yapılmasının önü açılmış oldu. Köylüler de Kanal İstanbul Projesi nedeniyle geçim kaynakları olan tarım ve hayvancılığın biteceğine dikkat çekerek, “Meralarımız betonlaşır” diyerek tepki gösterdiler.

B- 24 Temmuz 2020; Bingöl’de çengel boynuzlu dağ keçisi ve yaban keçileri için avlanma izni verildi. Tunceli’den sonra Bingöl’de de dağ keçileri için avlanma izni verilmesi ise tepki çekti.

Similar Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HUKUKİ DESTEK- WhatsApp
1