Lawyers In Exile

30 Ağustos Dünya Kayıplar ve Zorla Kaybedilenler Günü

Geçmişten günümüze dünyanın pek çok yerinde insanlar kaçırıldı veyahut kayboldu. Örneğin; İnsan Hakları İzleme Örgütü raporuna göre, Myanmar’dan kaçırılan kadınlar ve kız çocukları Çin’e gelin olarak satılıyor. Hemen yanındaki komşu ülke Hindistan’da, BBC belgeseline göre her sekiz dakikada bir çocuk kaçırılıyor. Başka bir kıtada, Meksika’da yatılı bir okuldan polislerin gözü önünde 43 çocuk kaçırılıyor, dava sürüncemede bırakılıyor. Şili’de askeri darbe sonucu binlerce insan gözaltına alınıyor, gözaltına alınan bu kişilerden bazısı ölüyor bazısından haber alınamıyor. Bunlar ve bunlara benzeyen vakalar dünya üzerinde pek çok ülkede yaşandı ve ne yazık ki halen de yaşanmaya devam ediyor.

Zorla kaybedilmelere neden olanlar her ne kadar bu suçları örtbas etmeye çalışsa da, diğer tarafta bu kaçırılan kişilerin haklarını aramaya devam eden duyarlı toplumların da sayısı hızla artıyor. Mağdurların ardında kalanlar, sevdikleri, arkadaşları, aileleri hak arayıcısı insanlar, kendi ülkelerinde ve dünya çapında birbirlerine destek olarak, adaletin yerini bulması için çaba harcıyor. İşte bu çabalar 30 Ağustos’a yeni bir anlam katıyor ve 30 Ağustos “Dünya Kayıplar Günü”olarak kayıtlara geçiyor.

Bu önemli günde, zorla kaybedilen ve kaçırılan insanların yanı sıra; doğal afet, kaza, hastalık veya başka bir nedenden ötürü kaybolmuş insanlar da saygıyla anılıyor, değişik etkinlikler düzenlenerek kamuoyunun bilinçlenmesi, idari otoritelerin harekete geçmesi amaçlanıyor.

Hiç şüphesiz zorla kaçırılmalara ve kayıplara ilişkin en etkin çalışan kurumlardan birisi de Birleşmiş Milletler. Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulan Uluslararası Koalisyon (ICAED), Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme (ICPPED)’ nin uygulanmasına yönelik çalışmalar yürütüyor. Peki, bu sözleşme neleri kapsıyor?

Söz konusu sözleşmeye göre hiçbir kimse, savaş dâhil hiçbir durumda zorla kaybedilmeye maruz bırakılamaz. Sözleşmeye taraf olan devletler zorla kaybedilmelerin ceza yasası çerçevesinde suç sayılmasını sağlayacak önlemleri alacaktır. Bu suç, insanlığa karşı bir suçtur. Söz konusu suçu işleyen, işlenmesine yardım eden, suça teşebbüs eden kişiler ile kendisi amir olup da suçtan ve delillerden haberdar olduğu halde bu bilgileri gizleyen kişiler ve zorla kaybedilme fiilinin gerçekleşmesini önlemek veya böyle bir fiili cezalandırmakla yükümü olduğu halde bunu yapmayan kişiler yargı önüne çıkartılacaktır. Böyle bir durumda kamusal, sivil veya askeri herhangi bir merciin emir ve talimatı zorla kaybedilme fiilini işlemeye haklı bir gerekçe olmayacaktır. Örneğin, savcının emri ile gözaltındaki kişiyi kaçıran ve zorla kaybetme fiilini işleyen bir polis varsa; hem polis hem de emri veren savcı ilgili suçtan yargılanacaktır. Yine söz konusu suç mahkemeye taşındığında; dosyanın hâkimi dosyayı kasten sürüncemede bırakır veyahut delilleri gizlerse, bu hâkim de yargılanacaktır.

Söz konusu sözleşmede ayrıca zorla kaybedilmeye maruz kalan mağdur kişinin maddi manevi hakları da detaylı bir biçimde sayılmıştır. Örneğin bu kişi bulunduğu takdirde; kendisine rehabilitasyon sağlanacak, onur ve saygınlığının iadesi dahil hakları yeniden tesis edilecek ve aynı olayın tekrarlanmayacağına ilişkin kişiye güvence verilecektir.

2019 yılı itibarıyla sözleşmeye 98 ülke taraf olmuştur. Bu ülkelerin içinde Türkiye yoktur ancak ilgili suç, Türk Ceza Kanunu’nda “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” başlığı altında düzenlenmiştir. Yine bu suçun siyasal, felsefi, ırki veya dini nedenlerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi, Türk Ceza Kanunu’na göre insanlığa karşı suçlardan sayılmıştır. Türkiye her ne kadar Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme’ye taraf olmasa da esasında söz konusu suçu işleyenleri cezalandırmaya ve mağdur ile mağdur yakınlarının zararlarını karşılamaya yönelik yasal düzenlemeler Türk iç hukukunda mevcuttur. Yine de uluslararası statüyü yakalamak ve hesap verilebilirliği artırmak adına Türkiye’nin söz konusu sözleşmeye taraf olması büyük önem arz etmektedir.

Kayıplar ve zorla kaybedilen insanlar Türkiye’nin de ciddi bir sorunudur. 1980’li yıllardan itibaren Türkiye’de Kürtlere yönelik gözaltılar ve akabinde zorla kaybedilmeler yaşanmıştır. Tam sayıları net bilinmese de, Hakiki Adalet Hafıza Merkezi verilerine göre 12 Eylül 1980 darbesinden bugüne 1.352 kişi zorla kaybedilmiştir. Cumartesi anneleri -ki sadece annelerden değil, aynı zamanda kaybolan, kaçırılan sevdiklerini bulmak için çabalayan diğer tüm insanlardan oluşan bu topluluk- yıllardır Türkiye’de ve dünyada kayıp ve kaçırılan insanlar adına gündem oluşturmakta ve faillerin bulunması için adil yargılanma istemektedir. Yine HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun açıklamasına göre, 2016 yılı sonrası ülkede ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde, toplamda 28 kişi kaçırılmıştır. Bunlardan 7’si 2019’da kaçırılırken, kaçırılan kişilerden Yusuf Bilge Tunç’a hala ulaşılamamıştır.

30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü, hem kayıp olan insanları anmak için bir vesile, hem de zorla kaybedilen ve kaçırılan kişilerin bulunmasına yönelik adımların atılması için bir fırsattır. Özellikle Zorla Kaybedilme ve Kaçırılmaların Vakaları’nın “kayıp” denilip kapatılmaması ve engellenebilmesi için toplumlar bilinçlendirilmeli, ülkeler ve sivil toplum kuruluşları, ulusal ve uluslararası platformlarda ortak adımlar atmalıdır. Adaletin sağlanması ve hakikate ulaşılması yolunda insanlık bilinçlendikçe, zorla kaybedilen ve kaçırılan insanların failleri ortaya çıkacak ve yargılanacak, hukuksuzluğu meslek edinmiş olanların sayısı da azalacaktır.

Lawyers in Exile

Similar Posts

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

HUKUKİ DESTEK- WhatsApp
1